Temiz enerji artıyor ama hava hâlâ kirli

Elektriğin önemli bir kısmı artık fosilsiz kaynaklardan geliyor. Yine de sıcak havalar ve yüksek talep, kirli enerjiye olan bağımlılığı sürdürüyor. Güneş enerjisi yükseliyor, fakat çözüm tek başına o değil.

Dünyamız, her geçen gün daha fazla enerjiye ihtiyaç duyuyor. Elektriğin üretimi, fosil yakıtların ötesine geçerken, yeni bir enerji devrimi hızla şekilleniyor.

2008 yılında İngiltere’de kurulan ve 2020’de ‘Sandbag’ ismini bırakıp yoluna ‘Ember’ adıyla devam eden bağımsız enerji düşünce kuruluşuna göre, önümüzdeki bir-iki yılda dünya elektriğinin yüzde 40’ından fazlası fosil yakıt kullanılmadan üretilecek. Bu, tıpkı umut veren bir ışık gibi parlıyor; ancak bu ışığın altında karanlık bir gerçek de gizli: Küresel karbondioksit emisyonları rekor seviyelere ulaşmış durumda.

PEKİ BU NASIL OLUYOR?

Temiz enerji rekor kırarken emisyonlar nasıl artabiliyor? Yanıt basit: Talep çok daha hızlı artıyor. Ember raporuna göre, 2024 yılında elektrik talebi yüzde 4 arttı. Bu artışın arkasında, dünyayı kasıp kavuran sıcak hava dalgalarının etkisi büyük. Klima kullanımı özellikle sıcak bölgelerde zirve yaptı. Ve bu talep artışının karşılığı hâlâ büyük ölçüde kömür ve doğalgazla sağlanıyor.

Özellikle Çin ve Hindistan gibi ekonomiler, büyümenin bedelini fosil yakıtlardan ödüyor. Çin, güneş enerjisinde liderliğini sürdürse de elektrik talebini karşılamak için kömür santrallerini kapatmaktan çok uzak. Hindistan ise sadece bir yıl içinde güneş enerjisi kapasitesini ikiye katladı, ama toplam talep artışını yakalamakta zorlanıyor.

Haberin Devamı

GÜNEŞ ENERJİSİNDE DEVRİM SİNYALİ

Yine de güneş enerjisi için bir “devrim” yaşanıyor. Ember Genel Müdürü Phil Macdonald’ın dediği gibi, güneş enerjisi küresel enerji dönüşümünün motoru haline gelmiş durumda. Son üç yılda üretim kapasitesini ikiye katlaması, üst üste en hızlı büyüyen enerji kaynağı olması bunu ispatlıyor.

Kurulumu kolay, maliyeti düşen ve her geçen gün daha da erişilebilir hale gelen bu enerji türü, özellikle gelişmekte olan ülkeler için büyük bir fırsat sunuyor. Ancak unutulmamalı ki, güneşin payı hâlâ küresel elektrik üretiminin sadece yüzde 7’si. Rüzgâr enerjisi ise yüzde 8’in biraz üzerinde… Yani yolun çok başındayız.

1940’LARA DÖNÜŞ VE 2040’A BAKIŞ

Temiz enerji, 1940'lardan bu yana ilk kez küresel üretimde bu kadar söz sahibi oldu. Ama arada geçen onlarca yıl içinde dünya nüfusu katlandı, şehirler büyüdü, yaşam biçimleri değişti. Bugün, enerjiye duyduğumuz ihtiyaç artık eskiye kıyasla bambaşka bir düzeyde. O yüzden 1940’lara geri dönmek gibi romantik benzetmeler gerçeği yansıtmıyor. Esas mesele, 2040’a nasıl ulaşacağımız.

Haberin Devamı

Bugünün verileri bize şunu söylüyor: Yenilenebilir enerji yükseliyor, ama fosil yakıtlar hâlâ aramızda. Hâlâ büyüyen, daha fazlasını isteyen bir dünyada yaşıyoruz. Gerçek dönüşüm, sadece üretim biçimini değiştirmekle değil, enerji tüketim alışkanlıklarımızı da gözden geçirmekle mümkün.

Özetle güneş yükseliyor ama henüz bulutlar dağılmadı. Gökyüzü aydınlık olabilir ama temiz değil. Ember’ın da dediği gibi, gürültü içinde sinyali ayırt etmek önemli. Ve o sinyal net: Temiz enerji büyüyor ama tek başına yetmez. Politikalar, yatırımlar ve tüketim bilinci birlikte değişmeden, ne yazık ki gökyüzü daha çok kararır.

DİĞER YENİ YAZILAR