IŞİD’de Türkiye’ye karşı yeni bir öfke uyandı. Başta Süleyman Şah olmak üzere Cilvegözü, Reyhanlı, Mürşitpınar, Yayladağı, Kilis gibi kritik yerlerde acilen tedbirler alınması lazım.
Kobani’nin, IŞİD’in işgalinden kurtarılmasıyla yeni bir stratejik denklem oluştu. Suriye iç savaşı kırılgan bir süreçten geçiyor. Her an yeni gelişmeler yaşanabilir. Yeni denklemin birkaç boyutu var. Yeni denkleme geçmeden önce birkaç hususun altını çizmek gerekiyor. Her şeyden önce Türkiye provokasyonlara yol açabilecek tüm ihtimalleri masaya yatırmalı. Resmi rakamlara göre Türkiye bugüne kadar 1 milyon 750 binden fazla Suriyeli’yi kabul etti ve 5 milyar dolardan fazla harcama yaptı.
Böylesine ciddi sorumluluk alan bir ülkenin aynı zamanda Suriye politikasını dünyaya daha iyi anlatması ve algıları yönetmesi gerekiyor. Görünen o ki Suriye’de iç savaş derinleşerek devam edecek. Ankara dış politikasını buna göre yapılandırmalı. Öncelikle son dönemde Genelkurmay’la MİT arasında sağlanan uyum gerçekten önemli. Çünkü Suriye konusunun bu noktaya gelmesinde koordinasyon sorununun önemli bir payı var.
IŞİD Türkiye’yi suçluyor
Kobani sonrası oluşan tablonun unsurlarını şöyle sıralayabiliriz. Birincisi PYD-IŞİD ilişkisinde yeni bir sayfa açıldı. IŞİD’in Kobani’den sökülüp atılması örgütte hayal kırıklığı yarattı. Kürtlerde ise özgüveni yükseltti. Kürt- Arap ilişkilerinde ise yeni bir krizin tohumları atıldı.
İkincisi, Suriye’deki savaşın akıbeti bakımından yeni bir evreye geçildi. IŞİD’e karşı konvansiyonel mücadelenin ancak Kürtlerle yapılabileceği görüldü. PYD-Özgür Suriye Ordusu yakınlaşması Esad ve IŞİD için beklenen sonu hızlandırabilir.
Üçüncüsü Barzani yönetimine bağlı Peşmerge birliklerinin IŞİD’e karşı savaşmak üzere bölgeye geçmesi IŞİD’de Türkiye’ye karşı yeni bir öfke uyandırdı.
O dönemde de bu konu yazıldı ve çokça konuşuldu.
Yerel kaynaklar hali hazırda IŞİD’in Kobani yenilgisini Türkiye’nin tavrına bağladığı yönünde ciddi bilgiler geçiyor. Bu bağlamda IŞİD, Türkiye’yi Suriye’ye çekecek beklenmeyen ya da beklenen hamleler yapabilir.
Türkiye geçmişte bu tür saldırıları sükunetle atlattı. Ancak yeni dönemde daha fazla çaba sarf etmesi gerekebilir. Yeni dinamikler ve mevcut aktörler üzerinden bir analiz yapıldığında IŞİD’in Türkiye’ye karşı hasmane bir tutum almasını ciddiye almak gerekiyor. Bu açıdan Ankara radikal terör örgütlerinin muhtemel saldırılarına hazırlıklı olmalı. Yakın zamanda risklerin ne kadar yükseldiğini yaşayarak göreceğiz.
IŞİD’in gerçekleştireceği eylem kadar toplumun buna hazır olup olmadığı ciddi bir sorun. Yakın dönemde Türkiye uçağının düşürülmesi, Cilvegözü ve Reyhanlı saldırılarıyla Mürşitpınar kapısında ve sınır boyunca yaşananlar tehlikenin büyüklüğünü ortaya koyuyor. Yanı başında kanlı bir iç savaş yaşanırken Türkiye’nin saldırıları minimize edip yönetilebilir kılması büyük bir başarı.
Oldu bitti yaşanmasın!