Başbakan Ahmet Davutoğlu ile Irak Başbakanı Haydar el Abadi’nin önceki günkü görüşmesi Türkiye ve Irak arasında başlayan yeni dönemin habercisi. Başbakan’ın Bağdat değerlendirmeleri şöyle:
- HEPSİ ELİNİ TAŞIN ALTINA KOYMUŞ: Bağdat’a 17 farklı görüşme yaptık. Gayet iyi görüşmelerdi. Irak Başbakanı Abadi’yle görüşmemiz çok samimiydi. Ben 2003’ten beri gelir giderim. Eski Bağdat’tan farklı olarak iki şey gördüm. Bunu Abadi’ye de ifade ettim. İlk defa ortak tehdit algısıyla ortak bilinç oluşmuş. Bu olumlu bir şey, sorun hepsini ilgilendirdiği için Sünnisi, Şiisi Kürdüyle hepsi ortak tehdit algısına gelmişler. Son gördüğümde birlileri hakkında daha olumsuz konuşuyorlardı.
İkincisi ve bence daha önemli olanı; Maliki son beş yılda herkesi süreç dışına itmişti. Şiilerin çoğu da Sünniler gibi Maliki tarafından etkisiz hale getirilmişti. Şimdi hepsi bir şekilde elini taşın altına koymuş. Irak siyasetinde ne kadar tanınmış aktör varsa hepsi bir şekilde (yeni) sürecin içinde varlar.
Başbakanlık için adı geçen veya şu olur, bu olur denilenlerin hepsi şimdi bakan ya da Cumhurbaşkanı yardımcısı. Biz bunu hep yapmak istemiştik ama olmamıştı.
- TÜRKİYE ÜÇÜNCÜ OPSİYON OLDU: Yani ulusal uzlaşı hükümeti nitelik kazanmış durumda. Bunda tabii bizim de katkımız oldu. Maliki’yle ilişkilerin bedelini hepsi gördükleri için hemen hepsinde Türkiye’yle ilişkileri rayına oturtma isteği var. Çünkü Türkiye bu kesim için eskiden de bir türbülansdan çıkış yoluydu. Amerika ve İran arasında Türkiye bir üçüncü opsiyon olarak her zaman etkili olmuş ve bir alternatif olarak görülmüştür.
- ABADİ VİZYONER BİRİ: Yeni bir başlangıç tabii. Çok iyi de bir atmosfer var. Abadi’yle ilk defa görüştük, vizyoner birisi. Akşam ikinci kez görüştük. Sabah bana ‘Siz görüşün ben akşam sizin kanaatinizi almak için geleceğim demişti. Program bittikten sonra geldi ben ona izlenimlerimi aktardım. Diyaloga açık, Türkiye’yle ilişkilerde yeni bir başlangıç yapma da hazır. Yüksek Düzeyli İş birliği Konseyi Toplantısı’nı 24-25 Aralık’ta yapacağız. Bu da ilişkilere ivme katacak bir şey
- ENERJİYİ NEREDEN BULURSAK ORADAN ALIRIZ: Çok açık konuştum petrol ve enerji meselesinde. Türkiye’nin Kuzey ile yaptığı anlaşmalar Bağdat’ta ciddi bir rahatsızlık doğuruyor tabi... Türkiye’nin de enerjiye ihtiyacı var, nereden bulursa oradan alır, siz anlaşırsanız herkesten çok biz seviniriz. Böylece iki kardeşi de kırmamış oluruz. Anlaşamadığınız için biz sabırla yıllarca bekledik sonra kestik. Başka yere satılacağına biz aldık. Ayrıca biz Basra’dan da petrol istiyoruz.İhtiyacımız var.
- IŞİD MASKE HALİNİ ALDI: Basın toplantısında da söyledim. Kimse bizi suçlayamaz IŞİD konusunda. Tüm IŞİD lideri Irak’tan, Ebu Greyb’den çıkma. Kimse bunu inkar etmiyor. Çünkü bu bir vaka.
Hatta birisi dedi ki ‘IŞİD Sünni bir örgüt...’ IŞİD Sünni bir örgüt felan değil. IŞİD herkesin bir şekilde kullandığı bir maske. Araç halini aldı. Bunun Şiisi, Sünnisi olmaz.
- DAHA FAZLA ADEM-İ MERKEZİLEŞME GEREKİYOR: Görüşmelerimizde iki yolla Irak’ın korunabileceğini söyledim. 2003 yılında Amerikalılar konuşup tezkere konusunda pazarlık yaparken Irak federal olmasın, Irak’ın birliğini koruyun diye mücadele ettik. Irak’ın merkezi hükümetin gücünün Irak’ı bir arada tutacağını düşünüyorduk. Ama 2006’dan sonra bu fikrimiz değişti. Ve şimdi daha da değişti. Irak’ı bir arada tutmak için, decentralization (gücün yerel idareye dağıtılması) lazım. Daha fazla merkezileşme Irak’ı böler., Kürtleri, Sünnileri tutamaz. Irak’ı bir arada tutmak için iki şeyi paylaşmak lazım. Gücü ve kaynak-gelir paylaşımı olmadan Irak olmaz.
Petrol değil, demokrasi
Şimdi ki durum Irak için bir fırsat. Artık tabana vurmuş daha kötüye gitmesi zor. Halk büyük sıkıntı çekmiş. Bu kadar zengin bir ülke... Unu var, şekeri var artık helva yapılması gerekir. Helvayı yapacak aşçılar tartıştıklarından ortada helva yok. Bu sorunun çözülmesi lazım. Şartlar kolay değil. Güvenlik zaafı var. Irak’ın en büyük hazinesi petrol değil, Irak’ın en büyük hazinesi demokrasi ve insan kaynağı. Demokrasi olmayan dönemlerde bu insanlar heba edildi. İran-Irak savaşı yaşandı. Şimdi ilk defa yönetim demokrasiyle el değiştirdi. Bunu başardılar, bununla istikrarı sağlarlarsa gerisi zaten gelir.
Musul’u Musullular korumalı
Ulusal ordu olmayan yerlerde, bir müddet sonra ordu tek bir tarafın ordusu haline geliyor. Suriye’de olduğu gibi... Ya orduyu yeniden yapılandırmanız lazım, ya da ordunun gücünü ordu dışında yerel otoritelere devretmeniz lazım. Yani Musullular anacak Musul’u, Anbar’ı Anbarlılar korur. Bu da ulusal muhafızlar üzerinden olur. Türkiye’den de güvenlik konusunda işbirliği talepleri var. Musul için bizim önemli teröre karşı gerekli desteği veririz.
Hakan Fidan'ın olması çok doğal
Davutoğlu, "Sayın MİT Müsteşarı Hakan Fidan ziyaretinizde size eşlik ediyor. Herhangi bir nedeni var mı?" sorusunu yanıtlarken şunları kaydetti: "Sayın Hakan Fidan'ın bana eşlik etmesi, son derece doğaldır. Güvenlik söz konusu olan her yerde istihbarat da en asli unsurdur. Bu çerçevede gerek Bağdat'ta gerek Erbil'de muhataplarla görüşmeler yapmıştır ve bunları da bize rapor etmiştir. Bundan sonra da bu tür temaslar devam edecek."
Irak gezisinin verdiği mesajlar...