MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın istifası gündeme bomba etkisi yaptı. Belli ki seçimin en çok tartışılacak konularından biri de Hakan Fidan olacak. Fidan meselesi her yerde konuşuluyor çünkü önemli ve tarihi bir gelişme. Türkiye tarihinde bir ilk yaşanıyor. MİT Müsteşarı görevinden istifa edip siyasete giriyor. Batı’da benzer örnekleri vardı ama bizde ilk oluyor. Böylece yeni bir gelenek de başlatılıyor.
Normal şartlar altında Hakan Fidan ismi Ahmet Davutoğlu kabinesinde Dışişleri Bakanı olarak yazılmıştı. Ancak son gece Başbakan Davutoğlu’nun Cumhurbaşkanı Erdoğan’la konutta yaptığı görüşmede listeden çıkarıldı. Bir anlamda bugün yaşananlar Davutoğlu kabinesinde eksik kalan işin tamamlanması anlamına geliyor.
Dış politikada vites büyüyecek: Hakan Fidan’ın uzmanlık alanı istihbarat ve uluslararası politika. Muhtemelen yeni kabinede Dışişleri Bakanı olacak. Aksi takdirde istifa etmez ve MİT’te devam ederdi. Fidan, Ortadoğu dinamiklerini çok iyi biliyor. Başta Suriye konusu olmak üzere proaktif bir dış politika izlenecek ve yarım kalan projeler tamamlanacaktır. Fidan’ın yeni kabinede Dışişleri Bakanı olmasıyla ishtihbaratta elde ettiği tecrübeyi ve MİT’teki dosyaları daha aktif biçimde kullanacağı anlaşılıyor. Böylece teorik bilgi ve alan bilgisi ilk defa aynı kişide toplanmış olacak.
Güvenlik bürokrasisinde yeni dönem: Hakan Fidan’ın müsteşarlıktan ayrılmasıyla beraber MİT’te de yeni bir dönem başlıyor. Fidan’ın istifası güvenlik bürokrasisinde domino etkisi yapıp taşları yerinden oynatacaktır. Diğer taraftan Efkan Ala ve Hakan Fidan’la başlayan güvenlik sektörüne demokratik perspektifin hakim olması daha ileri bir noktaya taşınabilir. Fidan’ın istifası aktörler ve süreçler bağlamında yeni dönem anlamına geliyor.
Başbakanlık kaynakları, Fidan’ın yerine Müsteşar Yardımcısı İsmail Hakkı Musa’nın vekalet edeceğini, ilerleyen günlerde süpriz bir atamanın yapılacağını belirtiliyor. Kulislerde pek çok isim geçiyor ancak spekülasyona yol açmamak için bu bahse girmeyelim.
Yeni Türkiye-Yeni AK Parti-Yeni Troyka: Fidan’ın istifasının iç politikaya dönük önemli bir tarafı var. Üç dönem kuralı nedeniyle AK Parti’nin zayıflayacağını ileri sürenlere karşı en başından itibaren yeni dönemde AK Parti’nin güçlenerek yoluna devame deceği tezini ileri sürdüm. Politik anlamda yeni bir söylemle güçlenen parti, yeni aktörler devşirerek ve eski isimlerin gölgesinde kalanların devreye girmesiyle daha da özgül ağırlık kazanacak. Seçimlerle beraber Ahmet Davutoğlu, Yalçın Akdoğan ve Hakan Fidan’ın yeni bir troyka oluşturacakları görülüyor.
Silah bırakma aşamasına mı geçiliyor: Hakan Fidan’ın Kürt dosyasına oldukça hakim olduğu biliniyor. Emre Taner döneminde başlatılan ‘Diyalog/Görüşme/Müzakere’ süreci Fidan döneminde de devam etti. Fidan, Devrimci Halk Savaşı konseptinin uygulandığı dönemde aktörleri savaş masasından müzakere masasına getirmeye ikna etti. Oslo sürecinde aktif bir rol üstlendi.
Kamuoyuna yansımayan görüşme notlarında Abdullah Öcalan’ın Hakan Fidan’a tarihi bir anlam yüklediği görülüyor. Öcalan’ın, Fidan’ın bu meseleyi en iyi bilen devlet görevlilerinden biri olduğunu ve kişisel bir sempati ve güven duyduğu anlaşılıyor. Hatta 6-8 Ekim olaylarının Fidan’ın İmralı adasına gitmemesinden kaynaklandığı ve Öcalan’ın Fidan’ın adaya gitmemesine farklı anlamlar yüklediği dahi ileri sürüldü.
Çözümde finale bir adım daha yaklaşıldı: Fidan’ın MİT’ten ayrılıp siyasete girmesi sonuçları üzerinden bir okuma yapıldığında çözüm sürecinde finale yaklaşıldığı anlamına geliyor. Fidan’ın Öcalan dışında Kürdistan Bölgesel Yönetim Başkanı Mesut Barzani’nin güvenini kazanmış olması önemli bir gelişme. Türkiye bugün çözüm sürecinde sonuca bir adım daha yakın noktada ise bu Cumhurbaşkanı Erdoğan başta olmak üzere Hakan Fidan’ın inisiyatif almasıyla mümkün oldu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan tarafından geçen günlerde dile getirilen ‘Seçim öncesi baharda önemli gelişmeler olacak’ cümlesi süreçte finale yaklaşıldığı savını teyit eden bir gelişme.