Cizre’de tuhaf olaylar yaşanmaya devam ediyor. En son Cizre Emniyet Müdürü hakkında Hrant Dink davasında tutuklama kararı verilmesi gözleri yeniden Ankara’ya çevirdi. Cizre gibi kritik bir şehrin emniyet müdürünün son bir yılda üç defa değişmesi bir yana böyle bir ismin emniyet müdürü olarak atanması sanırım fazla söze gerek bırakmıyor.
Ortada cevapsız sorular var. Cizre emniyet müdürü neden bu kadar değişiyor? Paralel yapı iddiaları neden araştırılmıyor? Hendekler açılmadan önce neden gerekli tedbirler alınmadı? Sadece son bir ayda dört çocuk hayatını kaybetti. Emniyet bu ölümlerin sorumlusunun kendileri olmadığını söylüyor. Peki tamam da fail kim? Bu failleri kim bulacak? Polis araçları neden plakasız dolaşıyor? 90’lı yıllarda olduğu gibi kimliği belirsiz kişiler akşam karanlığında ortaya çıkıyor. Şeyh Sait seriyyeleri diye yeni bir grup çıktı. Bu grup kim? Kimse bilmiyor.
Halkta JİTEM unsurlarının sokağa indiği şüpehesi/algısı var. Bu iddialara kimse net cevap vermiyor. Ekim olaylarıyla başlayan sürece dair herhangi bir soruşturma açılmadı. Tüm bu sorular cevapsız kalırken ‘Cizre’de ne oluyor?’ sorusu soruluyor.
KCK/YDGH: KCK, Cizre’yi hükümete karşı bir meydan okumaya dönüştürmüş durumda. Kandil, Cizre üzerinden kanton pratiğini test ediyor. Başarılı olursa bunu bölgeye yayacak. Başarılı olamazsa tazyiklerine devam edecek. Öcalan’ın masada elini güçlendirmiş ve kitlesini dinamik tutmuş olacak. Cizre, PKK ve YDGH’ın sürecin savaşa evrilmesi durumunda yeni savaş pratiğinin pilot bölgesi. Öz savunma gücü adı verilen yapı devreye sokulmaya çalışıyor. Sürecin olumlu yönde ilerlemesi ve silahın masadan kalkması ihtimalinde ise sivil unsurlarla alan kontrolü sınanıyor.
HÜDAPAR/Hizbullah: Ekim olaylarıyla Hizbullah yeniden sahneye çıktı. O da kendisini PKK’lı olmayan dindar Kürtlerin öz savunma gücü olarak konumlandırıyor. Yasal uzantısı HÜDAPAR’la Cizre üzerinden çözüm masasına oturmak istiyor. PKK ile aktörlük mücadelesi veriyor.
Abdullah Öcalan : En başından beri Ankara’nın paralel yapı ve Cizre olaylarını yeterince ciddiye almadığını düşünüyor. Görüşmelerde Muhammed Dervişoğlu’na dönüp Cizre’yle ilgili ayrıntılı anekdotlar anlattığı ve provakasyona dikkat çekip amacın süreç olduğunu belirttiği iddia ediliyor. Öcalan’ın her görüşmede ‘gidin bu notları hükümete Cumhurbaşkanı Erdoğan’a anlatın’ dediği ve sürecin sonlanması durumunda tarihte görülmemiş olayların olacağını söylediği öne sürülüyor. Öcalan’ın devlet heyetine süreçte sona yaklaşıldıkça provakasyonların çoğalacağını ve eğer başarırlarsa Özal’ın zehirlenmesi gibi hükümete karşı darbe yapılacağının söylediği iddia ediliyor.
Ankara/Hükümet: Ajandası en net aktör Hükümet. Ankara, sürece özgüvenle yaklaşıyor. Ancak kimi zaman ‘süreç kontrol altında, sona yaklaşıyoruz’ psikolojisiyle özgüven zehirlenmesi yaşadığı dahi söylenbilir.
Aktörler arasında kalıcı barışa görece en hazır taraf Ankara. Sorunları, siyasetle ve müzakereyle çözmek istiyor. Ancak taraflı tarafsız herkes hükümetin hızlı davranmasını istiyor.
Bundan sonra ne olacak?
Üç gün boyunca Cizre ve Diyarbakır’daydım. Uzun yollar kat ettim. Çok sayıda görüşme yaptım. Demli çaylar eşliğinde güzel sohbetler ettim. Görüştüğüm herkes Cizre’de doksanların hayaletinin dolaştığını söylüyor. Cizre, yeni dönemin aktörlük mücadelesinin test edildiği bir alan. Aktörler, sürecin kalıcı barışa evrilmesi durumunda bölgeyi kontrol etmek ve yönetmek için bayrak gösteriyorlar. Cizre’de olaylar durduğunda sanırım bu defa Silopi’de yeni hadiseler başlayacak. Silahlar susana kadar bölgede gerilimler yaşanmaya devam edecek.