Çözüm sürecinin yeni yol haritasına girmeden bir hususu belirtmek isterim. Süreç yolunda ilerlediğinde süreç üzerinden PR yapan siyasetçiler/gazeteciler/akademisyenler ve kanaat önderleri süreç zora girdiğinde ateşe benzin döküyorlar. Tam da bu iki yüzlü tavır sorununun çözümüne engel oluyor.
Hükümet kanadından yapılmayan bazı eleştirilerin ‘kraldan çok kralcı’ bir tutumla bazı gazeteciler tarafından yapılmasını ayrıca not etmek lazım. HDP ile hükümet arasında acaba bu arkadaşların bilmediği başka bir hakikat olabilir mi? Bu arkadaşlara müzakere yürüttüğünüz muhatabınıza asgari saygı prensibini hatırlatmak isterim.
Bazı isimler ‘düşük yoğunluklu savaş’ devam ederken bir kez olsun taraflara sağduyu çağrısı yapmazken bugün milliyetçi bir dille popülizm yapıyorlar.
Hükümet ile HDP mutabakata vardı
Önce olağanüstü bir gelişme yaşanmazsa HDP heyetinin 21 Ekim Salı Öcalan’la görüşmeye gideceğini belirtelim. Sürecin kaderi aslında bu görüşmede belli olacak. Öcalan bu görüşmede ya tamam, ya devam diyecek. Öcalan’ın ne diyeceğini şimdiden söylemek için müneccim olmak lazım.
Ancak Öcalan’ın önceki krizler karşısındaki tutumları dikkate alındığında sürecin yeniden yapılandırılarak yola devam edileceği anlaşılıyor. Tarafların ‘hasar tespiti’ yapıp, bir adım geri atacakları görülüyor. Bugün itibarıyla hükümet ile HDP arasında sürecin devamı konusunda tam bir mutabakat var.
Sürecin diğer aktörü KCK’nın ise Öcalan’a göre pozisyonunu yeniden belirleyeceği anlaşılıyor. Son tahlilde Öcalan’ın, HDP’nin, hükümetin ve toplumun çözümün devamını istediği noktada Kandil’in aksini istemesi zor.
Yeni yol haritasını Hakan Fidan yazdı
HDP’ye teslim edilen yeni yol haritasını bizzat Hakan Fidan hazırladı. İçeriği sır gibi saklanan o taslağı şimdilik çok az kimse biliyor. HDP taslağı Kandil’le müzakere edip, onların cevabını İmralı’ya götürecek. Yani önümüzdeki günlerde yoğun bir trafik işleyecek.
Hakan Fidan’ın hazırladığı yol haritasında hükümetin onayı bulunuyor. Bilindiği gibi Fidan ile Öcalan arasında takvim, içerik ve atılacak adımlar konusunda tam bir mutabakat ve sağlam bir güven var. Ancak zaman zaman bazı teknik sorunlar ve iletişim eksikliği nedeniyle bu diyalog zayıflıyor ve son olaylarda olduğu gibi ciddi sorunlar yaşanıyor.
Hükümet ve HDP sözcüleri medya üzerinden birbirlerine sert mesajlar verse de geçmişte yaşananların aksine diyalog sürüyor. Yaşanan arka kapı diplomasisi bir anlamda sürecin sigortasını oluşturuyor.
Krizi fırsata çevirmek!
Churchill’in sözünde olduğu gibi ‘Karamsar her imkanda zorluk görür, iyimser biri ise her zorlukta bir imkan görür’. Taraflar son yaşananlardan gerekli dersi çıkarmışa benziyorlar. AK Parti iktidara geldiği 2002’den bu yana bu konuda çok sayıda adım attı. Hepsinden öte hiçbir siyasi partinin cesaret edemeyeceğini yapıp Öcalan’la müzakere başlattı.
Demokratik Açılım ve Oslo süreçleri yaşandı, bu müzakerelerden gerekli dersler çıkarıldı. Hükümet, çözüm sürecinin alternatifinin Suriye benzeri bir iç savaş olduğunun farkında. Bu bağlamda sürecin sona ermesi, umudun bitmesi demek.
Peki sürecin ön şartı haline gelen Kobani ne olacak? Ankara’daki son değerlendirmeler Kobani’nin düşmeyeceği ve sürecin yeniden yapılandırılarak devam edeceği yönünde.