Böyle mi olacaktı?

Bir yıl önce ‘Hükümet ile Gülen hareketi düşman olacak’ denilse kimse buna inanmazdı. Gülen, ‘kırmızı bültenle’ aranacak iddiasında bulunulsa o kişinin akıl sağlığından şüphe edilirdi. Fakat bir yılda hayatta olmaz denilenlerin tek tek gerçekleştiğini gördük. Önce askeri, sonra yargı vesayetinin geriletilmesinde koalisyon yapan iki yapı daha sonra meydan savaşına tutuştu.

17 Aralık’a kadar işleyen ‘kazan - kazan stratejisi’ yerini büyük bir mücadeleye bıraktı. Geldiğimiz noktada, MGK, TSK, MİT, EGM, Cumhurbaşkanı ve en önemlisi halkın önemli bir kısmını yanına alan hükümet, Gülen hareketine karşı üstünlük sağlamış durumda. Mücadele başladığında medya plazalarda Gülen hareketine ‘AKP gidici, siz kalıcısınız’ diyenlerin tezleri doğrulanmadı.

- Hükümet kağıt kaplan gibi devrilecekti!

Gülen hareketinin en büyük hatası sosyolojiyi ve politik gerçekliği yanlış okuması oldu. Hükümetin ‘kağıt kaplan’ gibi devrileceğini düşünen ve buna motive edilen hareketin gerçekle yüzleşmesi mümkün olmadı. Geçen bir yıla rağmen hala kendi sanal dünyalarında kazanacaklarına inanıyorlar. Halbuki mesele artık bir ulusal güvenlik meselesi haline geldi.

Haberin Devamı

Gülen hareketi Türkiye Cumhuriyeti için başından itibaren bir ulusal güvenlik sorunuydu. Ancak Erdoğan’ın iktidar olması ve hükümetin bütün aparatlarıyla Gülen’in arkasında durmasıyla hareket özgül ağırlık ve özgüven kazandı. Bir anlamda Gülen hareketinin bu ölçüde palazlanması ve toplumsal bir kabul görmesi Erdoğan’ın onayıyla oldu.

Geldiğimiz noktada başa dönüldü ve güvenlik bürokrasisi Gülen dosyasını raftan indirdi. Yani artık mesele Tayyip Erdoğan-Fethullah Gülen arasında bir mesele değil. Problem artık Türkiye Cumhuriyeti ile Fethullah Gülen arasında bir mesele haline geldi.

- Özgüven zehirlenmesi yaşandı!

Gülen hareketi, Erdoğan’ın taktik desteğini eksik yorumladı ve özgüven zehirlenmesine düştü. Cemaat, siyasete talip oldu ve kaybetti. Geçmişte Tansu Çiller’e ‘Devlet için kurşun atan da, kurşun yiyen de şereflidir’ sözünü söyletip onu tasfiyeye ettirenler Gülen hareketine koçluk yapmaya başladılar. Bu süreçte bilge bir tutum sergileyip, tarafları uzlaşmaya davet etmesi gerekenler Erdoğan’la kişisel hesaplarını Gülen hareketi üzerinden kapatmaya çalıştılar.

Haberin Devamı

Gülen’e müzakere yerine, mücadeleyi önerenler başarısız oldu. Fethullah Gülen ABD’den kırmızı bültenle istenecek bir aşamaya geldiyse zaten fazla söze gerek yok. Hepsinden önemlisi halk nezdinde Gülen masumiyetini yitirdi. Hareketin büyüsü bozuldu. Dokunulmazlığı kalktı. Kırk yılda kazanılan mevziler bir yılda tek tek kaybedildi. Harekete sızan istihbarat çetesi Gülen’i ‘güvenlikçi paradigmaya’ ikna etti ve büyük bir yıkıma yol açtı.

Bütün bu yaşananları görünce insan sormadan edemiyor. Böyle mi olacaktı?

GEÇEN BİR YILIN SONUNDA NE OLDU?

1. Fethullah Gülen’in dokunulmazlığını Tayyip Erdoğan’dan aldığı anlaşıldı.

2. Malezya’ya kaçacak denilen Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanı oldu.

3. % 30’u geçemez denilen AK Parti üst üste iki seçimi kazandı ve oyunu % 52’ye yükseltti.

4. Fethullah Gülen bir yılın sonunda hızlı bir yıpratmayla din adamı kimliğini kaybetti.

Haberin Devamı

5. Gülen Hareketine sızan istihbaratçılar hareketi illegalize ve kriminalize ettiler.

6. Gülen hareketinin dünyada müzakere, Türkiye’de mücadele konseptini benimsediği görüldü.

7. Gülen hareketi ona koçluk eden kurmaylar tarafından politik aktör haline dönüştürüldü.

8. Gülenciler, söylem, pratik ve eylem yöntemleri bakımından sol hareketlere yaklaştılar.

9. Gülen hareketinin hukuk ve demokrasi mücadelesi değil, iktidar mücadelesi verdiği anlaşıldı.

10. Halkın büyük çoğunluğu nezdinde hareketin dokunulmazlığı/masumiyeti kayboldu.

DİĞER YENİ YAZILAR