OGS aldık, kandırıldık... Mı?

Haberin Devamı

OGS, yani Otomatik Geçiş Sistemi nedir?

Köprülerde ve paralı otoyollarda ödeme noktalarına gelindiğinde en hızlı ve kolay geçiş imkânı sağlayan uyarı-sinyal-kayıt sistemidir, öyle değil mi?

Ama aylardır Fatih Sultan Mehmet köprüsünden geçerken yaşadığım şey şu: OGS en zor ve en ağır biçimde geçmek anlamına geliyor!

Hatta en asap bozan geçiş sistemi de diyebiliriz...

***

OGS ilk çıktığı zamanlarda bürokratik zihniyetimizin ürettiği klasik sorunlardan birini yaşamıştık: OGS almak isteyen oradan oraya koşturuyor, “anasının nikâhına” kadar sorgulanıyor, bir yığın gereksiz koşulu yerine getirmek zorunda kalıyordu.

Oysa OGS kolaylık olsun, herkes onu tercih etsin de trafik rahatlasın diyeydi...

Akıl sıra özendirilmesi gerekiyordu ama OGS almaya kalkanlar bu bürokrasi karşısında pes edip nakit gişelerinde perişan olmayı tercih ediyordu.

Neyse bunları aştık...

Uygulamalar gelişti, nakit kalktı, kartlı geçiş alternatifi doğdu en önemlisi mobil OGS gişeleri kondu her yana, OGS almak kolaylaştı.

***

Fakat bu sefer de başka bir tablo can sıkıyor.

Bilmiyorum, yetkililer farkında mı?

Trafiğin yoğun olduğu saatler yaklaştığında TEM’den FSM gişelerine doğru kartlı geçişler yağ gibi akarken OGS’ye ayrılmış şeritler tıkanmaya başlıyor!

OGS sözde kolaylık ya...

Fakat yetkililer kartlı geçişe daha çok yer ayırdığından, OGS’si olanlar için işkence daha iki kilometre önceden başlıyor.

O iki kilometre boyunca her sürücü kendi bulunduğu şeridi babasının evi sayıp mecburen OGS sırasına girmesi gereken diğer sürücülere yer vermemek için çabaladıkça, işler daha da karışıyor.

Kan çıkması an meselesi olan bu garip tablo her akşamüstü tekrar tekrar sahneye konuyor.

O arada güler misin, ağlar mısın, kartlı geçişi seçenler OGS kuyruğunda dişlerini sıkanların yanından gülerek geçip gidiyor!

***

Yetkililere soruyorum.

Bu nedir?

Gerçeği söyleyin köprüden daha rahat geçeceksiniz diye OGS almaya yönlendirilen sürücüler kandırılmış olmadı mı?

İlk yavaşlayan, ilk tıkanan ve çok sinir bozan geçiş sisteminin OGS olduğunu görmüyor olamazsınız, değil mi?

*************

Kadife Devrim felaketi

Eski Doğu Bloku ülkeleri ve Kafkasya’da “gerici” ve demode siyasal güçlere karşı modernist güçler adına yapıldığı iddiasını taşıyarak kitleleri harekete geçiren “Kadife Devrim”lerin geldiği noktaya bakın!

Önce bu devrimlerin kendiliğinden gelişen “bağımsızlık” hareketleri olmadığı ABD-NATO operasyonu oldukları bir bir ortaya çıktı.

Sonra da bu devrimlerin liderlerinin sığlığı ve tehlikeli oyunlara düşkünlükleri göze batmaya başladı.

İşte Gürcistan!

Üniversite öğrencilerinin ve öğretim üyelerinin sokak gösterilerini arkasına alan Saakaşvili, Şevardnadze’yi devirince “Kadife devrim gerçekleşti” demişti.

Gerçekleşenin ne olduğunu şimdi görüyoruz.

Bu kez Moskova’nın değil de Batı’nın himayesinde gelişen ölçüsüz ve vizyonsuz bir milliyetçi saldırganlık...

Sonuç...

Gürcistan ve Saakaşvili kendi küçük hesaplarının peşinde koşarken iki büyük güç “Kafkasları istikrarsızlaştırma” ve bu yolla 2050 projelerini gerçekleştirme yolunda önemli adımlar atmış olacak.

Bu durum ne Gürcülerin, ne Abhazlar’ın, ne Osetyalıların ve ne de ötekilerin işine yarayacak!

Yani filler tepişirken çimenler ezilecek.

Ama en fenası şu ki, günahsız insanlar çok acı çekecek.

fonDİP NOTLARI

En çok sürgüne gönderilen
En çok mahpus yatan organımız, gözlerimizdir
-ki, birçok şeyin tanığıdır da ondan-.

AHMET ÇUHACI

DİĞER YENİ YAZILAR