Önemli gelişmeleri not edelim; Nisan ayının sonlarına doğru Şanlıurfa Akçakale’deki hudut karakolumuza Suriye’de PYD-PKK bölgesinden havan ve roketatarlı saldırılarda bulunulmuştu.
Sanki saldırılar Türkiye tarafından yapılmış gibi ABD yanında PYD’li teröristlerle birlikte zırhlı araçlarını Mardin’in karşısına getirdi.
Dün Türkiye de Akçakale sınırına mevziler kazarak zırhlı araçlar için zemin hazırladı.
PYD-PKK da terör örgütü olduklarına göre ABD’nin “Türkiye müttefikimizdir, IŞİD terörüne karşı birlikte mücadele edeceğiz” gibi oyalayıcı söylemleriyle yaptıklarının zıtlığı ortaya çıkmıştır.
Sınırımızın güvenliğinin sağlanmasında ABD’nin belirleyici rolü vardır ve bunu açıkça konuşmak zorundadır.
1 Mayıs ve demokrasi
Yazımı yazdığım saatlere kadar ülke içinde 1 Mayıs kutlamaları sakin ve olaysız şekilde sürdürüldü.
Bu sevindirici bir durumdur. Ancak Eğitim-Sen’in Ankara Üniversiteler Şubesi’nin pankartında “KHK ve OHAL” ifadelerine izin verilmeyince akademisyenler o ifadeleri keserek pankartı alana sokmuşlar.
Demokrasiden söz ediyorsak kitlelerin demokratik şekilde tepkilerini gösteren pankartlar kullanılabilmeli, konuşmalar özgürce yapılabilmelidir.
Bugün Ak Parti Genel Merkezi’nde yapılacak toplantıda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Referandumla yapılan Anayasa değişikliğine göre partiye üyeliği gerçekleşecek” ve 21 Mayıs’ta da olağanüstü kongre yapılarak aynı zamanda “AKP Genel Başkanı” olacak.
Aslında bunların 2019 Genel Seçimi’nden sonra olması “kuvvetler ayrılığı”nın sağlanması açısından, demokrasi açısından çok daha yerinde olurdu.
Bu son cümle sadece Ak Parti’yi ve Cumhurbaşkanı’nı değil, tüm partileri ilgilendiriyor.
Özgür milletvekilleri
Yeni sistemde “başkan” konumundaki kişileri denetleyecek olan “yargı ve Meclis”in siyasi güçten bağımsız, özgür olması son derece büyük önem taşıyor.
Bu nedenle “HSYK” üyelerinin hemen tamamının cumhurbaşkanları ve Meclis çoğunluğu tarafından seçilecek olması en başta gelen tartışmalardan biriydi.
Meclis çoğunluğu, seçilecek cumhurbaşkanı ile aynı partiden olduğu takdirde, ortaya çıkacak HSYK nedeniyle ülke çapında yargı üyelerinin “kendini bağımsız hissetmesi” mümkün olmayacaktır.
Meclis üyeleri için de durum aynı.
Meclis için bunu önleyecek tek çözümün seçim sistemini hemen değiştirmek ve tüm milletvekillerinin “ön seçim, dar bölge veya daraltılmış bölge” sistemiyle seçilmesi olduğunu yazmıştım.
Şu anda bu durum henüz gerçekleşmemiş olduğu için 2019 yılına kadar milletvekilleri kendilerini “parti genel başkanlarına bağlı” hissetmeye devam edecekler.
Meclis denetimi nasıl sağlanacak?
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın The Guardian gazetesine “Bu sistemin ‘denge ve fren mekanizmalarını güçlendirerek’ Türk demokrasisini daha dayanıklı hale getireceğini” açıkladı.
Bu mekanizmalar nasıl güçlenecek konusu “demokrasi adına” açıklığa kavuşmalı ve seçim sisteminin değişmesi ilk adımlardan biri olmalıdır!