Hollanda’nın Rotterdam şehrinde “AB dışındaki ülkelerden seçmenlerin oy kullanması” yasaklanmış. Neden; 24 Haziran gecesi Türklerin konvoylar halinde, havai fişekler patlatıp klakson çalarak yarattığı huzursuzluk.
Hükümetin büyük ortağından bir siyasetçi “yabancı seçimlerin huzursuzluğa neden olduğunu” belirterek “Türk kökenli seçmenlerin yarattığı kaosu ele almak için bir toplantı” talebinde bulunmuş.
Bu talep AB içinde yayılırsa, Avrupa ülkelerindeki seçmenler bundan sonra oy kullanmak için Türkiye’ye gelmek zorunda kalabilirler.
Karara bakınca ilk tepkimiz kızmak olabilir ama Batı ülkeleri bizim gibi değil.
Kendilerinden olmayana sınırsız haklar tanımıyorlar.
Göç AB’yi zorlamış
Bir başka haber şöyle; Brüksel’de yapılan AB zirvesinde göç konusu saatlerce konuşuldu ve zirve uzlaşma ile bitti…
Uzlaşma deyince Türkiye’ye yardım için Suriye ve Irak’lı 4 milyondan fazla mültecinin bir kısmını almaya karar verdiklerini filan düşünmeyelim.
Aksine, onların hepsini Türkiye’ye hapsettikleri, kendi ülkelerine geçişlerini önledikleri için çok mutlular.
Almanya Başbakanı Merkel devamlı “Türkiye ile yürürlükteki mülteci anlaşmasının öneminden” söz ediyor.
Her biri az sayıda mülteci alan ülkeler için “Hiçbir konu AB’yi göç konusu kadar zorlamadı” diyor.
Onları çok zorladıysa biz ne demeliyiz acaba?
Maddi-manevi sorun
Merkel sırtımızı sıvazladığı sürece “her geçen yıl doğumlarla sayıları hızla artan” mültecileri sonsuza kadar tek başımıza mı barındırmalıyız?
Uzlaşma dedikleri sadece kendi aralarında. İspanya, Yunanistan, İtalya gibi AB ülkelerinde kayıtlı göçmenlerin örneğin Almanya’dan “ilk ayak bastıkları” bu ülkelere dönmesi sağlanacak. Merkel, Türkiye ile AB arasında imzalanan mülteci anlaşmasının (Türkiye’nin “mültecileri AB’ye göndermeme, geçişlerine izin vermeme” sözü) bütün boyutlarıyla uygulanmasını istiyor.
Zirvede ise AB’nin Türkiye’deki mülteciler için ödeyeceğine söz verdiği paranın “proje bazında” ödeneceğini belirtti.
Bunu, verilen paranın “mültecilere harcanacağına emin olmak için” yapıyorlar.
Çözüm gerek!
Erdoğan 2017’de mültecilere 30 milyar dolar harcadığımızı söylemişti, acaba şimdi kaç milyar oldu?
Üstelik sorun yalnızca maddi değil, manevi zorluklar da var. AB sadece daha önce söz verdiği “3 milyar avro”dan söz ettiğine göre başka çözümler üretilmesi gerekiyor.
Hiç değilse sığınmacıların bir kısmının Avrupa’ya geçişine izin vermeleri gibi.
Veya bayramlarda rahatça ülkelerine gidip dönen mülteci kesiminin orada kalmasının sağlanması gibi.
Hayati bir tehlike olmadığına göre neden kalmasınlar?
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Merkel ile “AB’nin bu konuyu halletmesini” konuşsa belki çözülebilirdi.
Eski Bakan Fakıbaba’nın “Suriyeliler gitmek istese de göndermeyiz” sözünü hatırlayınca bu konuda öneri bile gereksiz görünüyor.