Dünya IŞİD tehlikesi ve tehditleriyle çalkalanmaya devam ederken Türkiye bundan da ciddi tehlikelerle karşı karşıya.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ve Başbakan Davutoğlu’nun da konuşmalarında vurguladığı gibi biz bir değil, birçok örgütün saldırıları altındayız.
IŞİD dün Fransa’ya yönelik yeni bir tehdit videosu yayınlayarak “Müslümanların intikamını aldıklarını ve Paris’e yeniden saldıracaklarını” açıkladı.
Salı akşamı ise Almanya’da Hollanda-Almanya milli futbol takımları arasında oynanacak maç stad yakınında bomba yüklü ve ambulans havası verilmiş bir kamyonetin bulunması nedeniyle iptal edildi. Hanover’de yine saldırı tehlikesiyle tren, tramvay, metro seferleri durduruldu.
Toplumun korunması
Bu olaylarda dikkat çeken nokta, Paris katliamında istihbarat hataları üzerinde durulurken saldırının arkasından tüm ihtimallerin gözetilerek ülkelerin her köşesinde topluma açık alanlarda büyük dikkatle önlem alınması ve tüm bilgilerin halkla, yerel ve uluslar arası medyayla paylaşılmasıdır.
Türkiye’de ise hangi örgütün nerede toplandığı, hangi teröristlerin hangi ilde bulunduğu gibi bilgiler çoğu kez Emniyet ve istihbarat birimleri tarafından gizli tutuluyor. En tehlikeli militanlar ancak yakalanırsa haber oluyor.
Oysa vatandaşların korunması, kendilerinin de tedbirli davranması ve hatta çocuklarının bu örgütler tarafından aldatılmasını önlemeleri açısından bu bilgiler zamanında ülke çapında paylaşılmalı ve topluma açık alanlar için gerekli uyarılar Türkiye’de de yapılmalıdır.
Muhalefet partileri
Türkiye’nin çözüm bekleyen dünya kadar sorunu dururken muhalefet partilerinde sular durulmuyor.
Dün MHP Hatay İl Yönetim Kurulu Üyesi Mustafa Sasunlu partisinden istifa etti. İstifa konuşmasında Genel Başkan Devlet Bahçeli’ye şöyle diyordu;
“Neden tabanın sesine kulak vermiyorsun. Milyonlarca ülkücünün çağrısını neden duymuyorsun? Neden yeter artık git, seni istemiyoruz diyorlar. Yenilmiş bir komutanın israrla ordunun başında durması kabul edilemez. Kalırsan ordu da kalmayacak, asker de”…
MHP’de genel başkanlığa adaylar arasında adı geçen Iğdır eski Milletvekili Sinan Oğan da Bahçeli’nin çözümü olarak “partiden ihraç istemiyle” parti disiplin kuruluna verilmişti, mahkeme bu cezaya yer olmadığına karar verdi.
Oğan’ın “bir Saray ürünü” olduğu gibi anlaşılmaz açıklamalar da yapan Bahçeli hala, partisinin yıpranıyor olmasına ve seçimde 4’üncü parti durumuna düşmesine rağmen koltuğunu bırakmak niyetinde değil.
Aynı durum ana muhalefet partisi CHP içinde sürüyor. Genel Başkanlığa aday isimlerden biri olan Muharrem İnce’nin açıklamaları da, diğer aday ve muhaliflerin açıklamaları da 6 seçimdeki başarısızlığı ve o süreçlerde yapılan yanlışları ortaya koyuyor.
Bunlar tabanın da konuştuğu konulardır. Kılıçdaroğlu ise “Ocak’ta kurultay yapılsın, ben de adayım” diyor. Tüm imkanları ve milletvekili seçimini elinde tutan genel başkanın aday olduğu kurultayda adil bir seçim olmayacağı bellidir.
Her iki partinin genel başkanının adaylıktan çekilerek partilerinin önünü açmaları şart olmuştur. Türkiye için bunu yapmak zorundalar!