Acılardan, üzüntülerden, kavgalardan sıyrılıp güzel günlere kavuşma umutları yeşeriyor.
Geçen Pazar günü Yenikapı’da her kesimden milyonlarca vatandaşın, “iktidar ve muhalefet partili siyasetçiler”le, medya temsilcileri ve Genelkurmay Başkanı’yla, denize yayılmış teknelerle verdiği birlik ve beraberlik mesajı tüm ülkeye bir huzur havası yayılmasını sağladı.
Bundan sonra da aynı havanın devam ettirilmesi, ülkenin önemli sorunlarına Meclis’te de bu birlik havası içinde çözüm aranması, muhalefetin dışlanmaması önemlidir.
Hukuk ve Demokrasi
“Hukuk devleti” olmadan, evrensel hukuk-adalet kuralları dışlanarak demokrasinin var olamayacağı unutulmamalıdır.
Türkiye bu güne kadar şiddetten, kanlı terör örgütlerinin saldırılarından, bitmeyen siyasi kavgalar nedeniyle oluşan istikrarsızlıktan ve hukuk devletinin korunamamasından çok çekti.
Eğer “Yeni Türkiye”den kastımız “daha mutlu, daha özgür ve demokratik bir ülke” ise Yenikapı mitinginin barış, huzur ve güçlü birlik görüntüsünü devam ettirmek öncelikle ülkeyi yöneten partinin görevidir.
Paralel yapı yerleşirken…
Şunu gözardı edemeyiz ki; yakın tarihimizde, Balyoz-Ergenekon kumpas sürecinde ve darbe girişiminde yaşadıklarımızda “medya ve olayların mağdurlarının zamanında yaptığı uyarıların hiç dikkate alınmaması” ciddi bir rol oynamıştır.
Onlar paralel yapının en önemli devlet kurumlarında, yargı, TSK ve Emniyet’in içinde yerleştiğini, Balyoz-Ergenekon sürecinde özel yetkili mahkemelerin yaptığı hukuksuzlukları…
TSK’da ve askeri okullarda FETÖ’cülerin kendilerinden olmayan askerlere, öğrencilere yaptıklarını defalarca dile getirdiler.
Önemli hatalar
Bugün “askeri okulların kapatılması”, harp okullarına düz liselerden öğrenci alınması, bu okulların ve kuvvet komutanlıklarının “Milli Savunma Bakanlığı’na bağlanması”, idam cezasının geri getirilmesi gibi çok önemli konularda uzmanların uyarılarının dikkate alınmaması yine geri dönüşü zor hatalara neden olabilir.
AKP İstanbul Milletvekili Burhan Kuzu bir TV programında çok önemli şeyler söyledi.
“2013’e kadar CHP’nin verdiği önergeler var. 2005 ve 2010’da ‘F Tipi Yapılanmanın araştırılması’na ait iki önerge. Düzgün önergeler. AKP bunları reddetti, yanlış yaptı” dedi.
Neden reddettiği sorulduğunda ise;
“Tamam 2013’e kadar biz yanlış yaptık. Bakın Cumhurbaşkanı ‘ne istediler de vermedik’ diyor. Sıkışmış bir hükümet, her an kapatılma riski var. Bürokrasideki ekip bunlardan (FETÖ) oluşmuş, ne yapacak hükümet” cevabını verdi.
2013’e kadar kendilerinin bu önergelere karşı çıktığını, 2013 sonrasında FETÖ’nün ne olduğu anlaşıldığında da CHP’nin karşı çıktığını söyledi.
CHP Grup Başkanvekili Levent Gök ise “Bu konuşmanın 2013 sonrası ile ilgili kısmının doğru olmadığını, CHP’nin ‘devlet içinde cemaat yapılanmasına’ her zaman karşı çıktığını” söylüyor.
Sonuç şu ki; bir dini cemaatin siyasete bulaştırılmasının, devlette yapılanmasına izin verilmesinin felaketle bittiği görülmüştür. Bundan sonra atılacak adımlarda bu hiç aklımızdan çıkmamalıdır.