Güneydoğu’da bazı ilçelerin terör örgütünden temizlendiği açıklansa da PKK terörü sürüyor, şehitler veriyoruz ve illerde bombalı araç ihbarları, tehlikesi devam ediyor. Diğer tarafta Suriye’de sorun bitmiş değil, PKK-PYD’nin Türkiye sınırı boyunca ilerlemesine destek veren Rusya “Türkiye’nin sınırdaki askeri hazırlıkları” konusunda “Bu ülkelerin güç kullanma niyetinin şu ana kadar oluşturulan herşeye ölümcül darbe olacağı” tehdidi yapıyor.
Dün “TSK’nın Halep’in kuzeyindeki IŞİD hedeflerini ‘koalisyon koordinesinde’ vurduğu” haberi vardı. Bu haberleri duyunca “Acaba vururken yanında hangi koalisyon ülkesi var”, “Irak Hükümeti’ne danışarak mı yapılıyor” soruları akla geliyor. Geliyor çünkü Başika’daki Türk birliği için tehlike oluşturacak bir sonuca neden olabilir.
Atılan her adımın sonuçları şüphesiz çok iyi hesaplanmalıdır.
AYM kararı ve tepkiler
Anayasa Mahkemesi’nin Can Dündar ve Erdem Gül için “tutukluluğun hak ihlali olduğu” kararına karşılık Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamaları Meclis’te kavgalara neden oldu.
Erdoğan “Bu karara uymuyorum, saygı da duymuyorum. Alt mahkeme kararında direnmeliydi, direnseydi AİHM’ye gitmeleri gerekecekti, orada da sonuç bellidir” demişti. Ankara Barosu bu konudaki açıklamasında “Bir yargı yerine yüksek mahkeme diyebilmek için, verdiği kararların başka bir yargı yerinin denetimine uyruk olmaması gerekir” diyor.
Komisyon ve CHP
Anayasa Mahkemesi Türkiye’de ve demokratik ülkelerin çoğunluğunda “en yüksek anayasal organdır”. Türkiye Anayasası’na göre de “Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır.” Alt mahkemelerin de “Anayasa Mahkemesi kararları bağlayıcı olduğu için” bu kararlara uyması gerekir ki 14. Ağır Ceza mahkemesi tahliye kararını buna göre vermiştir. CHP dava süreci devam ettiği için Cumhurbaşkanı’nın bu açıklamasının “AYM’yi yok sayma, yargıya müdahale hatta talimat olduğunu, yargıya yapılan bir darbe olduğunu” öne sürdü.
Ana Muhalefet Grup Başkanvekili Engin Altay, Meclis Başkanı Kahraman’a “Cumhurbaşkanı o sözleri düzeltmezse Komisyon masasına oturmayız” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ise buna karşılık Fildişi’nde yaptığı konuşmada “CHP zaten Anayasa mutabakat komisyonundan çekilmemiş miydi” sorusunu sordu.
Hatırlatmalar!
Oysa CHP yeniden masaya oturabilecekse bunun sağlanması ülke yararınadır.
Şüphe yok ki Balyoz, Ergenekon gibi davalarda, üstelik sonunda “kumpas” olduğu açıklanan, büyük haksızlık içeren tutuklamalarda da sanıklar “sahte delillere dayanan” mahkeme kararlarını kabul etmek istememiştir ama buna rağmen sessizce sonucu beklediler. Anayasa Mahkemesi üyelerinin çoğu Ak Parti iktidarında, Gül ve Erdoğan tarafından atandı. 2008 yılında AYM kararı “AKP’nin kapatılmaması” yönünde çıktığında bu karara saygı duyuldu.
O süreçlerde “Mahkeme kararlarına saygı duyulmalı” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu görüşünü farklı davalarda değiştirmemesi beklenir. Aksi takdirde ülkede istikrar, toplumda yargıya saygı bu çekişmelerden çok etkilenecektir.