Avrupa Parlamentosu “Türkiye ile 3 Ekim 2005’te başlatılan üyelik müzakerelerini dondurma kararı” aldı. AP’de 37 oya karşılık 499 oyla alınan bu kararın bağlayıcı niteliği yok, yani AB üyeliğimizin askıya alınması için henüz son söz söylenmiş değil ama AB’nin bu kararı dikkate alarak sonuç bildireceği de açıkça biliniyor. Dün Cumhurbaşkanı Erdoğan da, AB Bakanı ve Baş müzakereci Ömer Çelik de “Bu kararı yok hükmünde saydıklarını, hiçbir hukuki bağlayıcılığı olmadığını” tekrarladılar.
Dolar yine fırladı
Ancak bu açıklamalar Dolar kurunun bir anda 3.4420’ye, Euro’nun 3.63’e fırlayarak tarihi rekor kırmalarını engellemedi. Ekonomistler ve ihracatçılar “döviz kurlarındaki oynamalar giderilmediği takdirde Türkiye’nin önlenemez bir ekonomik bir çıkmaza gireceğini” söylüyorlar.
Dolar ve Euro üzerinden büyük ithalat-ihracat- yatırım anlaşmaları yapmış olan sayısız firma ve dolayısıyla Türkiye bu kez ekonomik krizin eşiğine gelebilir. AB ile kapışırken, liderlerine “terbiyesiz”e varan hakaretler ederken ülkenin geleceğinin tehlikeye girdiği unutulmamalıdır.
Büyük sorumluluk
Bu öfkeli ve diplomasi gözetilmeden yapılan ve Türkiye içindeki siyasetçiler için de olmayacak söylemler, konuşmalar Türkiye’nin geleceğine mal olabilir.
Tehdit gibi “Şanghay Beşlisi”ne girmekten söz edilmesi AB’nin vereceği “bağlayıcı” kararı da olumsuz etkileyecektir.
Bu arada… AB’nin de bugüne kadar tümüyle hatasız bir tutum içinde olmadığını takdir ediyoruz.
Türkiye 4 milyona yakın sayıda mülteciyi alırken ve milyar dolarlar harcarken “AB’den yardım geleceğini” ummuştu.
Sonra konu “vizesiz dolaşma hakkı” ile “AB’deki istenmeyen mültecileri de Türkiye’ye gönderme” pazarlığına bindirilince işler iyice karıştı.
Avrupa ülkeleri Türkiye’deki terör olaylarında ve PYD/PKK’nın sınırımıza yayılmasında ABD ile birlikte kayıtsız kaldı, hatta karşı tarafın yanında yer aldı.
Bununla birlikte yıllardır beklediğimiz ve Türkiye’nin çağdaş normlara kavuşmasında maddi-manevi katkısı olan AB’den bu şekilde kopma kararı bir hükümet için çok büyük bir sorumluluktur.
Bütçe ayırmıyor
Şimdi Türkiye 2020’li yıllara kadar AB’den uzaklaşacak, mülteciler ve hiçbir konuda yardım alamayacak. Nitekim yeni programlarında Ukrayna’ya bile bütçe ayrılırken Türkiye’ye ayrılmamış.
AP’nin kararında “idam cezasını getiririz” sözleri, OHAL kapsamında “hukukun üstünlüğünü gözetmeden alınan kararlar” da rol oynadı. “Lozan Anlaşması”yla ilgili açıklamalardan duyulan endişeler de… Kendi sınırlarımızı korumak için çalışırken, sanki Irak ve Suriye topraklarını hedefliyormuşuz algısı yaratan açıklamaların diğer ülkelerde endişe yaratması doğaldır.
Şu anda yapmamız gereken şey Şanghay Beşlisi denilen ve “demokrasiyle ilgisi olmayan ülkelerden oluşmuş” birlikten söz etmek yerine, 15-16 Aralık’ta Brüksel’de AB liderlerinin yapacağı zirve öncesi onlarla doğru, diplomatik diyaloglara girmektir!