ABD Dışişleri ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Mogharini “Her zaman akla gelen ABD-Rusya yerine bu kez Rusya ve Türkiye arasında sıcak savaş riski var” dedi.
Zaten Obama ile Putin uyum içinde telefon görüşmesi yapıp “Suriye’de Esad ve muhalifleri arasında ateşkes olmasına” karar verdiklerine ve Rusya “bu anlaşmaya uyacağını” açıkladığına” göre ikisi arasında bir savaş şu sırada düşünülemez.
Ayrıca ikisinin de “PYD’nin Türkiye sınırında ilerlemesine hava desteği vermeleri” çıkarları konusunda ortak davrandıklarının kanıtıdır. Türkiye için ise; gelişmeler ve açıklamalar böyle giderse savaş riski gerçekten hiç bitmeyecek.
Karşılıklı tehditler sürdüğü gibi Putin ve Esad’ın Halep’te “muhalifleri bombalamaya devam etmesi” verilen ateşkes sözünün bile gerçekleşme ihtimalini azaltıyor.
NATO’ya güvenmek…
NATO Genel Sekreteri “NATO Türkiye’nin herhangi bir saldırı karşısında korunmasına yardım etmek için Türkiye’de mevcut. Ona yapılacak bir saldırıda destek veririz” açıklaması yaptı.
Unutmamalıyız ki bu vaat “Türkiye kendine göre bir nedenle, örneğin ‘meşru müdafaa yapıyoruz’ diyerek Suriye’ye girerse” geçerli olmayacaktır. Aynı noktaya AKP’nin ilk Dışişleri Bakanı, Hariciye’nin Ortadoğu’da en uzun süre görev yapan diplomatı Yaşar Yakış da dikkat çekmişti.
Sonuçları düşünerek; Suriye tarafından hatta iç ve dış medyadan gelecek tahriklere karşı dikkatli olmak, fevri karar vermemek gerekir.
Yardıma giden YPG
Salı akşamı İzmir Kemalpaşa İlçe Jandarma Komutanlığı’na teröristler tarafından roketatarlı saldırı yapıldı. Şans eseri; yaralanan veya hayatını kaybeden kimse olmadı.
ABD ve AB ülkeleri devamlı olarak “Çözüm sürecine dönülsün” derken PKK-YPG terör eylemlerini ülkenin batısındaki illere taşıyor.
HDP’li Milletvekili Ankara saldırısını yapan YPG’li teröristin taziye çadırına gitmesi, cenazesini HDP’lilerin kaldırması…
HDP’li milletvekillerinin ve Eş Genel Başkanı’nın “Rojova’da ne olduysa Türkiye’de de o olacak” demesi…
Sınırda “PKK’ya yardıma giden YPG’liler”in yakalanması ortadayken bu ülkeler “nasıl bir çözüm”ü kast ettiklerini açıklamalıdır.
Her gün PKK-YPG terörüne şehitler veriyoruz ve teröristler “ABD ve AB’nin PYD’ye gönderdiği” silahları da kullanarak Türkiye’de diğer il ve ilçelere de terörü sıçratarak “Suriye benzeri bir iç savaş havası yaratmaya” çalışıyorlar.
Halk uyarılmalı
Bu durumda ABD devamlı uyarı göndermek veya çelişkili övgüler yapmak yerine, daha önce de verdiği “istihbarat konusunda dayanışma” sözünü tutmalı ve Türkiye içinde planlanan terör eylemlerinden sivil-asker-polis, halkın korunmasına yardımcı olmalıdır.
Kendi “Ulusal Terörle Mücadele Merkezi”nin raporları PYD-YPG’nin PKK olduğunu söylüyor.
Ankara saldırısını yapan terörist YPG’li çıkıyor ve ABD Savunma Bakanlığı hala Salı günü “YPG politikamız değişmeyecek” diyor.
Türkiye’ye bir yandan zarar verirken diğer tarafta övmeleri aslına bakarsanız bir dış siyaset skandalıdır.
PKK’ya “PYD yoluyla açık dış destek” sürerken Türkiye’nin huzura ermesi mümkün değildir.