Türkiye’nin gururu bilim adamlarımızdan biri olan Nobel ödüllü Prof. Aziz Sancar izleyenleri gözyaşları içinde bırakan bir konuşma yapmış:
“Hayatımdaki bütün bilimsel başarılarımı, her şeyimi Türkiye’ye barış gelmesi için verirdim. Nobel’i de vermeye hazırım.”
Mütevazı, dürüst ve ülkesini çok seven Aziz Sancar’ın bu sözleri içtenlikle söylediğine hiç şüphe yok. Ülkemizin sorunları hepimizi kahrediyor. Perşembe günü İstanbul Yenibosna’da PKK’nın “bombalı motosiklet” patlatması sonucunda 10 kişi yaralandı.
Ölümle tehdit ederek…
Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş’un bir kez daha tekrarladığı gibi; Türkiye bir değil, PKK ve IŞİD (DAEŞ) başta olmak üzere birçok terör örgütüyle karşı karşıya…
Cumhurbaşkanı Erdoğan “Suriye’de 10 bin, Irak’ta da bir o kadar DAEŞ militanı olduğunu” söyledi.
Acaba şu anda ülke sınırları içinde kaç DAEŞ’li, kaç PKK’lı terörist olduğunu biliyor muyuz, araştırdık mı?
Sosyal medyada bazı tarikatların 15 Temmuz’dan aylar önce, Şubat’ta; “Bir darbe olacağı ve o gün tarikat mensuplarının ortaya döküleceği” ile ilgili görüntüler yayınlanıyor.
“Nereden biliyorlardı” sorusu İstihbarat ve Emniyet birimleri tarafından tartışılıyor mu?
Yenibosna saldırısıyla aynı gün (Perşembe) İzmir’de bir terörist “Kuzey Irak’tan PKK’nın gönderdiği bombayı gömerken” yakalandı.
İfadesinde “Bu işin kendisine zorla yaptırıldığını, aile üyelerinin PKK tarafından tek tek ölümle tehdit edildiğini” söyledi.
Devlet nasıl koruyacak?
Çözüm sürecinde PKK’ya tanınan özgürlüğün onların “silah ve militan yığmaları”na imkan verdiği bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından açıklanmıştı.
Terör konusunda maalesef önemli hatalar yapıldı. Şimdi İzmir’e veya ülkenin başka bir köşesine bomba gömen veya canlı bombalar patlatan teröristleri “bu eylemleri yaptıktan sonra değil, yapmadan önce” yakalamak zorundayız ve bu da büyük dikkat istiyor.
PKK, DAEŞ ve diğer terör örgütlerinin militanları (FETÖ’ye yapıldığı gibi) ev ev, köşe bucak aranarak bulunmalı ve ülkenin temizlenmesi için gereken her şey İçişleri Bakanlığı ve MİT tarafından yapılmalıdır.
Eğer PKK “aileleri ölümle tehdit ederek çocuklarını bombacılıkta kullanabiliyorsa ve tonlarca patlayıcıyı yığmışsa, sınırdan hala silah ve militan geçirebiliyorsa” bu terörün sonu gelmez.
ABD ve Rusya!
Irak Hükümeti “Türkiye’nin Başika üssündeki askerlerini çekmesi için” BM Güvenlik Konseyini toplantıya çağırdı.
ABD ile Rusya Suriye’de “biri Esad güçlerini ve alanlarını, diğeri PYD-PKK ve El Nusra gibi örgütleri koruyarak” güç kavgası yapıyor. Onların Ortadoğu’da yaptıkları kavga Türkiye’ye “göçlerin ve terörün artması” olarak yansımaktadır.
Rusya, bakanlık sözcüleriyle “ABD’nin saldırılarının ‘Rus askerlerini’ de etkileyeceğini, bu durumda iki ülke arasında bir savaşın başlayabileceğini” ima etti. Türkiye “Başika’dan askeri çekmeyeceğini” açıklarken Suriye ve Irak’taki ‘bizim askerlerimizi’ ve giderek “içinden kolay çıkılmayacak” bir savaşın ortasına itildiğimizi de iyi düşünmelidir.