Öyle görünüyor ki bundan sonra kolay kolay terörsüz, huzurlu günlere dönemeyeceğiz.
Türkiye’nin en büyük ve başkentle birlikte en önemli şehri İstanbul’un “turizm açısından en önemli” semtinde yaşanan canlı bomba saldırısı ülkemizi ve dünyayı bir kez daha ayağa kaldırdı. Sultanahmet’te gerçekleşen terör eyleminde hayatını kaybeden 10 kişinin hepsi yabancı ve 9’u Alman’dı. Yaralanan 15 kişiden çoğu yine Almanya vatandaşı. Saldırıdan hemen sonra Başbakanlık görüntülere “yayın yasağı” getirdi.
Turizmi vurdu
Sultanahmet’teki saldırı zaten son aylarda terörden ve Rusya krizinden dolayı ciddi şekilde darbe almış olan, Güneydoğu bölgesinde ve diğer illerde sekteye uğrayan turizmi de vurdu. Sultanahmet Turizmciler Derneği Genel Başkanı “2016 yılı bizim için bitti” derken turizm işletmecileri “patlamadan sonra tur iptallerinin başladığını ve saat başı devam ettiğini” bildirdiler.
Aslına bakarsanız bazı tanıdıklarım Cumartesi akşamı sosyal medyada “İstanbul, Ankara gibi illerde ertesi gün terör saldırısı beklendiği” haberinin yayıldığını söylemişlerdi.
Bu demektir ki bazı istihbarat bilgileri dışarı sızmış ve halka kadar ulaşmış. Peki, acaba bu bilgiyi kimler biliyordu ve kim verdi?
Durum böyleyse neden diğer ülkelerin yaptığı gibi “eylem yapılması ihtimali olan bölgeler”de güvenlik önlemleri tam alınamıyor? Neden halk ve turistler TV’lerden tehlike hakkında uyarılmıyor?
Batı alarmda!
Ocak başında terör eylemi şüphesi nedeniyle Münih ana tren garı kapatıldı. Belçika Brüksel’de Kasım sonu metro hattı kapatıldı ve tüm ülkede güvenlik en üst düzeye çıkarıldı.
İsveç’te Gizli İstihbarat Teşkilatı “terör saldırısı gerçekleştirme ihtimali olan 1 kişinin ülkeye girdiğini” haber aldığı için tüm ülkede terör alarmı verildi.
Sultanahmet saldırısından sonra görüşü alınan güvenlik uzmanları “Türkiye’de farklı terör örgütlerinden söz edildiğini ama birçok örgütün iç içe geçmiş durumda olduğunu” söylediler.
İç içe örgütler
Gerçekten de IŞİD ve PKK başta olmak üzere Türkiye’de birçok terör örgütü dönüşümlü olarak saldırı yapıyor.
Tek bir terörist şüphesi İsveç’i ayağa kaldırırken bizde her gün “saldırıya hazır IŞİD elemanları” yakalanıyor, hücreler ortaya çıkıyor ama ülke çapında alarm ya da uyarıya gerek duyulmuyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan dün yaptığı konuşmada “Türkiye bölgedeki tüm terör örgütlerinin ilk hedefidir” dedi ve neden olarak “ayırım yapmaksızın hepsiyle mücadele yürütülüyor olmasını” gösterdi.
Oysa Suriye iç savaşı başlamadan önce Türkiye kendini büyük ölçüde “Ortadoğu’daki terör eylemlerinin kendisine bulaşmasından” koruyabiliyordu.
Acaba şimdi “ilk hedef” olmasında nelerin rolü vardır?
Batı ülkeleri artık mevcut mültecileri bile geri gönderirken Türkiye sınırından kolayca geçen çok sayıda Suriyeli’nin arasına karışmış teröristler ülkeden nasıl temizlenecektir?
Stratejistlerin vurguladığı “IŞİD’e karşı koalisyon güçleri içinde yer almamızın yarattığı tehlike” bölgeye AB ve ABD’den çok daha yakın bir ülke olarak nasıl bir sonuç yaratmaktadır?
Bu soruları sormak ve tartışmak gerekiyor.