Terör örgütünün aralıksız süren saldırıları ve verdiğimiz şehitler maalesef gündemden düşmüyor ama şehirlerde estirilen terörün de artık PKK’dan geri kalmadığı anlaşılmıştır. Hürriyet yazarı Ahmet Hakan’a programını bitirip evine dönerken 4 saldırgan tarafından uygulanan terör bunun en bariz ve üzücü örneğidir.
Onu evine kadar takip ettikleri ve teröristlerin yaptığından farksız saldırıyı gerçekleştirdikleri anlaşılan ve 2’sinin çeşitli suçlardan sabıkası olduğu açıklanan saldırganlar bu rahatlığı nasıl buluyor?
Avukatı Turgut Kazan yapılan tehditler üzerine uzun süre önce savcılığa suç duyurusunda bulunmuş. Hakan köşesinde ve TV programında kendisi de bu tehditlerden söz ederek suç duyurusu yaptı.
Diğer avukatı da 17 gün önce İstanbul Valiliği’ne müracaat ederek ısrarla “acilen güvenlik önlemi alınmasını, yakın koruma verilmesini” istemiş.
Valilik cevap vermemiş.
Kınamak yetmez!
İçişleri Bakanı “Yakın koruma talebinin 2 gün önce sonuçlandığını, işlemler uzadığı için koruma verilemediğini” açıkladı.
Gazeteye yapılan ciddi saldırıdan ve gazeteciye yapılan tehditler konusunda defalarca uyarıdan sonra suçlular için soruşturma açılmamışsa bu mazeret kabul edilebilir mi? Güneydoğu’da kamu görevlilerinin yüzlerce ton patlayıcı ve silah yığma faaliyetlerindeki “ihmal”leri gibi şehirlerde de sorumluluğu “ihmal”e yıkıp çekilecek miyiz?
Emniyet’ten ve hükümetlerden beklenen şey olayların arkasından kınamak değil, vatandaşların ve özellikle medyanın can güvenliğini sağlamaktır ve bu hatanın bağışlanır tarafı yoktur.
Sandıkların taşınması
Meclis dün açıldı ve 1 Kasım genel seçimleri nedeniyle tekrar tatile girdi.
Muhalefet partilerinin ilgi göstermediği, liderlerinin katılmadığı açılışta Cumhurbaşkanı Erdoğan yaptığı konuşmada ekonomik göstergelerdeki düşüşün geçici olduğunu, Suriye iç savaşı ve bunun Türkiye’ye yansımalarını, seçim sonrası başlayan ve artarak süren PKK terörünü, yapılan yatırımları ve AKP’nin 2023 hedeflerinin sürdüğünü” vurguladı.
PKK terörünün nasıl durdurulacağı, bunu sağlamanın önemi seçim sandıklarının birçok il ve ilçede, köylerde yapılacak “sandık taşınması ve birleştirilmesi” konusuyla da ortadadır. Cizre’de 23 köy ve 3 mahallede sandık taşınması kararından sonra Hakkari Yüksekova Seçim Kurulu da 53 köyde sandık taşınmasına karar verdi. Dile kolay, sadece Cizre’de 48 bin 680 seçmenin taşınması gerekecek.
Seçmenin güvenliği
Yoğun terör olayı yaşanmamasına rağmen Erzincan’da da aynı kararın çıkması bekleniyor. Valilik; “seçmenlerin can ve mal güvenliğinin temini amacıyla ‘güvenlik birimlerinin’ sandıkların taşınması için başvuru yaptığını” açıkladı.
Diğer tarafta İçişleri Bakanı Altınok; sandıkların taşınma veya birleştirilmesinin söz konusu olmadığını, güvenlik zafiyetinden de söz edilemeyeceğini” söylüyor.
Oysa eğer seçmenlerin can ve mal güvenliği için seçim sandıklarının başka yerlere taşındığı seçim kurulları, valilikler tarafından açıklanıyorsa o bölgelerde “devletin kontrol edemediği bir güvenlik sorunu” olduğu açıktır. Bu sorunun gelecekte başka ne gibi sorunlar yaratacağı tartışılmalıdır!