Televizyonlardaki tartışmaları, panellerde yapılan konuşmaları izledikçe sıklıkla ‘Acaba farklı ülkelerde mi yaşıyoruz” hissine kapılıyorum. Örneğin “Çözüm sürecine dönme” tartışmaları… 2015 Temmuz’undan bu yana PKK’nın kanlı saldırılarında en az 400 asker ve polisimiz şehit oldu.
Biz her gün bombalı, roketatarlı, yollara tuzaklanmış patlayıcılı saldırılarla, şehirlerdeki canlı bomba eylemleri ve hayatını kaybeden insanlarımızın üzüntüsüyle uyuduk uyandık.
PKK eylemlerinin yanı sıra bu kez farklı olarak IŞİD de işin içine girdi. “Onlarca insanı bir defada öldürdükleri” eylemleri sırayla yaptılar.
Cenazeye gitmeyen vekil
HDP arada bir çözüm sürecine dönmekten söz ederken aynı anda büyük bir bombalı saldırı haberi duyuluyordu.
Demirtaş iki gün önce “PKK’nın bombalamaları, saldırıları oldukça barışı siyasi zeminde konuşabilmek mümkün değil. Silahlar susmalı ki çözümü konuşabilelim” dedi.
Daha önce de “PKK’nın eylemleri en çok HDP’ye zarar veriyor” dediği olmuştu.
Bunları duyunca HDP’yi bir anda “PKK terörüne, kanlı bombalı eylemlere karşı çıkıyor, insani duygular ifade ediyor” sanmak mümkün.
Ancak aynı Demirtaş’ın; PKK’lı teröristlerin cenazesine katılan HDP’liler için “PKK’lı cenazesine gitmeyen, acısına sahip çıkmayan milletvekiline soruşturma açarım” sözlerini de söylediğini… “Kobani’de olanın aynısı Güneydoğu’da olacak. Kürdistan küllerinden doğacak” diyerek bu acımasız terörün nedenini açıkladığını unutmamak gerekiyor. Kendisinin unutmadığına şüphe yok.
Sınıra saldırıyorlar
PKK terör örgütü “çözüm sürecinde” şehirlere 50 ton patlayıcı stoklamış.
Valilere “karışmamaları” için talimat verildiği açıklanan aynı süreçte silah-bomba stoku yanında “terörist stoku” da yaptılar ve yüzlerce insan öldürdüler.
İlleri, ilçeleri yakıp yıktılar, vatandaşları evlerini terk edip göç etmeye zorladılar.
Şimdi “sürece dönmek”ten söz edildiğinde akla PKK’nın bu eylemleri “tekrar masaya oturma halinde tehdidin boyutu unutulmasın, pazarlık ona göre yapılsın” amacıyla tezgahladığı hatta IŞİD’in de kendisine yardımcı olduğu geliyor.
Sonunda “masaya” dönülecekse yüzlerce sivil, asker, polis neden öldürüldü?
O güvenlik görevlileri neden PKK’yla mücadele etti, saldırıları göğüsledi, şehitleri neden verdik?
Artık sorun sadece PKK’nın silah bırakması değil, sınırın hemen ötesindeki PYD ile neler planladıklarıdır… Birkaç gündür IŞİD “muhaliflerin Azez-Cerablus hattında ilerlemesi” bahanesiyle Kilis’in karşısındaki mülteci kamplarına saldırıyor.
Yine binlerce kişi Türkiye sınırına hücum etti, ABD’nin ve AB neden “IŞİD’e karşı yardım” için ortada yoklar?
Başbuğ’un önerisi
Genelkurmay Eski Başkanı İlker Başbuğ Atatürk Üniversitesi’nde yaptığı konuşmada:
“Esad’ın savunulacak yanı olmadığını, Suriye konusunda İran ve Rusya ile hareket etmenin yararlı olacağını, ABD ile beraber olma zorunluluğumuz olduğunu” söylemiş.
İran ve Rusya’nın “Esad’la birlikte hareket ettiğini”, Suriye’nin kuzeyinde “PYD’ye özerk bölge” için ABD’nin de yardım ettiğini düşününce ben işin içinden çıkamadım. Sanıyorum buradaki tek doğru “Esad’ın savunulacak yanı olmadığı”!