İki gün önce ABD ve DAEŞ Karşıtı Koalisyon Sözcüsü Albay Dorrian “Türkiye’nin DAEŞ’le mücadelesine değer veriyoruz. Sınırlarını DAEŞ’ten temizlemek ve onların bölgeye sızmasını engellemek için Suriye’de yaptıkları değerli” dedi.
Ondan bir gün önce ABD Savunma Bakanlığı Sözcüsü “Biz Türkiye’nin talebi üzerine El Bab’da ‘örgütün yoğun ateşi altında kalan Türk güvenlik güçlerine’ destek için güç gösterisi sortileri yaptık, operasyon yapmadık” demişti.
Yani, Türkiye’nin DAEŞ’le mücadelesine değer veriyorlar ama TSK “IŞİD’li teröristlerin yoğun ateşi altındayken” şöylece bir sorti yapacak kadar…
Uçakları alçalıp yükselip teröristlere göz dağı veriyor sözüm ona…
İçine Arap ülkeleri, Fransa, İngiltere dahil 15 ülkeyi alacaksın, adını da “DAEŞ’E karşı Koalisyon” koyacaksın. İçinde Türkiye de var ama El Bab’da DAEŞ’e karşı savaşan Türkiye’yi tepeden izleyeceksin.
ABD, Suriye’de “PYD-PKK’yla birlikte” savaşmakta, onlara toprak kazandırmaktadır.
Kurtulmuş’un sözleri
Dün Fırat Kalkanı Harekatı’nda şehit düşen Jandarma Astsubay Kıdemli Çavuş Hüsnü Bilgiç’in vurulduğu sırada annesiyle telefonda konuştuğu ve “Anne göğsümden vuruldum” dediği haberini duyduk.
Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş ise aynı sıralarda “Baştan beri Suriye politikasının büyük yanlışlarla dolu olduğuna inanlardanım” dedi. Bugüne kadar neden sustuğu merak konusudur.
Suriye iç savaşı başladığında “Biz uzak duralım, kendi ülkemizi ve sınırlarımızı koruyalım” uyarıları dinlenseydi belki Suriye’nin kuzeyi PYD’ye bırakılmayacak, biz bu kadar şehit vermeyecektik ve Kurtulmuş bu açıklamayı yapmayacaktı.
Obama ABD ordusuna yaptığı veda konuşmasında “Askerlerimizin canını tehlikeye atmamak için savaşa girme konusunda acele karar vermeyin” dedi.
Biz de böyle düşünmeli değil miydik? Madem ki “yanlıştı” neden devam edildi?
Sevr ve Lozan
Suriye ve Irak’ta ABD’nin Türkiye’ye karşı tutumu ile Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Bu mücadeleyi kaybedersek 100 yıl önce başarılamayan Sevr tezgahı yeniden önümüze getirilecek” sözleri arasındaki bağlantıyı düşünmek lazım.
Lozan Anlaşmasını beğenmiyoruz ama bir yandan da Sevr’e dönmekten söz ediyoruz, çok önemlidir.
Sevr imzalandığı sırada Kurtuluş Savaşı devam ediyordu ve Atatürk’ün milletiyle kazandığı zaferler sonunda o korkunç plan tümüyle bozuldu, Sevr yerine 1923’te imzalanan Lozan geçerli oldu.
Şimdi 97 yıl sonra neden sık sık Sevr’den söz eder olduk, bunun açıklanması gerekmez mi?
Muhalefet’e suikast
Numan Kurtulmuş “Suriye politikası büyük yanlışlarla doluydu” derken kendisi büyük bir yanlış yapıyor.
“Muhalefet liderlerine suikast istihbaratı”ndan söz ediyor. Bu haber ve onlara “zırhlı araç” konusu açıkça konuşulacak konular değildir, tehlikeyi azaltmaz, arttırır.
Tedbir alınmalı ama söylenmemelidir.
Amaç istikrarsızlık yaratmak ise tüm parti liderleri için tehlike söz konusudur.
Bir önemli hatayı da “Rus Büyükelçisi suikastı” konusunda yapmış.
Devlet adına açıklamalara dikkat etmek gerekiyor.