Adana’da 11 ortaokul öğrencisi ile bir kadın bakıcının hayatını kaybettiği yurt yangınına neden olan ihmaller insanı dehşete düşürüyor.
Cumhuriyet Başsavcılığı’nın bu yangınla ilgili bilirkişi raporu; öncelikle yangının elektrik panosunun eski olması ve kaçak akım koruma rölesinin olmaması nedeniyle çıktığını belirledi.
“Kaçak elektrik akımı miktarı belli bir değerin üstüne çıktığında sistemi kapatan” kaçak akım rölesi başlı başına yangını önleyebilirdi.
Yangın merdiveni kapısının kolunun olmadığı, kapının yangına dayanıklı olmayan PVC’den yapılmış olduğu da bu raporda belirtiliyor.
Halılar sentetik, döşeme ve tavan ahşap ve bu dehşet hatalara rağmen bir dizi ihmal!
Tasarrufun böylesi!
Bunun üstüne bir de “yangın alarmı olmadığını” öğrendik.
Meğer 2007’de yürürlüğe giren yönetmelikle “7 katın altındaki eğitim tesisleri” için alarm zorunluluğu kaldırılmış.
Hiç akıl alacak bir şey midir; örneğin 5- katlı bir eğitim tesisinde yangın çıkarsa “bunun önemli olmadığını” düşünmüş olmalılar.
Devletin; köprü, duble yol, havaalanı, cami, tünel gibi yatırımlarda trilyonlar harcarken, hatta en uzak ülkelere yatırımlar, okullar yaparken kendi öğrenci yurtları ve okullarında, can güvenliğinden sorumlu olduğu çocuklar konusunda tasarruf yapması kabul edilemez.
13 yaşındaki çocuğunu kaybeden baba haberlerde “Hocalar bize ‘bu yurt Süleymancıların, oraya verin’ dedi” diyordu.
Adana’da öğrenci yurtlarının yüzde 80’inin aynı cemaate ait olduğu belirtildi.
Özellikle FETÖ’nün okul çağındaki öğrencilere beyin yıkama yaparak sonucu nerelere vardırdığı görüldükten sonra bunun nedenini de sormak gerekmez mi?
Bir cemaat gidecek, onun yerini başka cemaatler mi dolduracak?
Ağır ceza…
Acı olaydan sonra bakanlar Adana Aladağ’a giderek “En ufak ihmali olanlar sonuna kadar cezalandırılacak” dedi.
Ya kendileri de denetim yapmak durumunda olan Milli Eğitim Bakanlığı ve hatta Kadın ve Aile Bakanlığı?
Onlar aynen Soma Faciası’ndaki gibi suçsuz ve sorumsuz mu kabul edilecek?
Dün de hatırlatmıştım; Soma faciası Mayıs 2014’te olmuş ve 301 işçinin hayatını kaybettiği, 162 kişinin yaralandığı bildirilmişti.
Günlük 40-45 TL yevmiye için yerin altına inen yüzlerce işçi “yaşam odası” yapılmadığı için ve daha birçok ihmal yüzünden ölmüştü.
Zehirli gazları ve ocak sıcaklığı artışını önceden tespit eden sistem yoktu.
Havalandırma ve yönlendirme sistemi donanımı yoktu, işçilerde olması gereken baretler, çizmeler bile yoktu. Hatta dumandan koruyacak maskeleri bile eski, kontrolsüz ve bakımsız olduğu için kullanamadılar.
Türk Enerji Sen ve kurtulan bazı işçiler “çok para kazanma hırsı ile ocaklara gerekli yatırımın yapılmadığını, maden işletenler iktidara yakın kişiler oldukları için denetimleri kolayca geçiştirdiklerini” söylüyordu.
Soma’dan kısa bir süre sonra Ermenek madeninde 18 işçimizi kaybettik.
Gerçek suçlular, tüm sorumlular, makamlarına bakılmaksızın hesap vermedikçe, en ağır cezaları almadıkça bu felaketler kesilmeyecektir!