Seçim hükümetinde görev almış olan HDP’li iki bakan dün bu görevlerden istifa ettiklerini açıkladılar.
Başbakan Davutoğlu da HDP’li AB Bakanı Ali Haydar Konca ile Kalkınma Bakanı Müslüm Doğan’ın istifalarını kabul etti.
İki bakanın istifadan sonra yaptığı ortak açıklamada “Çözüm masasından sonra koalisyon masasının da yerle bir edildiği, seçim hükümeti kurulurken de anayasal kuralların ve tarafsızlık ilkesinin hiçe sayıldığı” gibi vurgular vardı.
Koalisyon kurulamadığı için seçim hükümetine yol açıldığı, bu hükümette görev aldıkları belirtiliyor, CHP Lideri Kılıçdaroğlu’nun da “kendilerine bir koalisyon teklifi yapılmadığını deklare ettiği” hatırlatılıyordu.
Koalisyon fırsatı varken…
Bir koalisyon imkanı mevcut olduğu halde bu fırsatın “tekrar bir seçim” isteğini gerçekleştirmek üzere kullanılmamış olmasının her geçen gün Türkiye’yi daha da istikrarsız bir ortama sürüklediğini görmezden gelmek mümkün değildir.
İstenmese de bu yanlış tercih bugün olduğu gibi her anlaşmazlıkta sık sık gündeme gelecektir.
Yenikapı’da yapılan “milyonlarca nefes, teröre karşı tek ses” gösterisinin sadece tek partinin seçim mitingi halinde yürütülmesi, atılan “Meclis’te PKK istemiyoruz” gibi sloganlara hükümet üyeleri tarafından verilen “Bunları baraj altında bırakın” benzeri cevaplar ortamı yumuşatmak yerine daha da fazla gerginlik yarattı.
HDP’li AB Bakanı Konca istifadan bir gün önce “HDP’nin şu veya bu şekilde baraj altına itilmesi bölünmeyi getirecektir” demişti. Barajı geçtiği 7 Haziran seçimlerinden sonra terörün durmak yerine çok daha azgın bir şekilde başlamış olmasını nasıl açıklarlar bilmiyoruz. Bununla birlikte AKP’nin yapılacak 1 Kasım seçimlerinde “en önemli rakip” olarak HDP’yi görmesi ve söylemlerini HDP ve onunla özdeşleştirdiği terör üzerine yoğunlaştırması seçim hükümetinin bozulmasında rol oynamıştır.
Terör nasıl duracak?
Bir yanda neşeli terör mitingleri sürerken diğer tarafta terör insanlarımızı katletmeye devam ediyor. Pazartesi günü Van’ın Başkale ilçesinde yine yola döşenen ve her nasılsa yine farkedilmeyen bombanın patlamasıyla 7 askerimiz yaralandı.
Tunceli Hozat’ta İlçe Emniyet Amiri’nin aracına açılan ateşte Emniyet Amiri ile bir polis ağır yaralandı. Silopi’de aileleriyle Bayram alışverişine çıkan iki korucuya yapılan PKK saldırısında korucuların biri şehit oldu, diğeri ağır yaralı.. Bu “yaralı”ların da ne şekilde yaralandığı, bir organlarını kaybedip etmediği bilinmiyor.
HDP’nin terör olaylarını durdurmak, terör örgütüyle aralarına mesafe koymak gibi konularda gerekeni, bekleneni yapmadığı açıktır.
Örneğin; Şırnak’ta Cudi Dağı’nda PKK’ya operasyon yapıldığını duyan 5 HDP milletvekilinin “canlı kalkan” olmak üzere dağa çıkmak istemesi HDP-PKK ilişkisinin açık örneğidir. Bütün bunlara rağmen HDP’yi Meclis dışında bırakmak terörün siyaset içinde önlenmesi imkanını tümüyle ortadan kaldırır ve “ülkenin geleceğini düşünen” tüm partiler bu riski unutmamak zorundadır.
Çözüm sürecini HDP ve PKK ile başlatan ve yürüten Ak Parti ve Seçim Hükümeti’nin, HDP ile PKK tarafından yapılan çağrıları bir an önce, tatili göz önüne almadan görüşmeleri gerekiyor!