Referanduma doğru ilerlerken ülkede istikrarın ve tüm olayların kontrolünün kaybedilmemesi, özellikle toplumu kutuplaştıracak eylem ve söylemlerden herkesin kaçınması gerekiyor.
Bir yanda terör ve Suriye’de karıştığımız savaşın etkisi, diğer tarafta toplum yaşamında da bugüne kadar görülmemiş olayların yaşanması Türkiye’nin içte ve dışta “istikrarsız” bir havaya girmesine neden oldu.
Son aylarda okullarda öğrencilere “öğretmenler tarafından” yapılan cinsel saldırı haberleri daha önce hiç duyulmamış şekilde arttı. Önceleri “küçük çocuklara”, onları korkutarak, sindirerek yapılan saldırılar son olarak Ankara Haymana’da “bir lise müdürünün yurtta kalan erkek öğrencilere” cinsel tacizde bulunduğu iddiasıyla liselere kadar çıktı.
Bundan önce öğretmenlerin kız öğrencilere taciz-tecavüz olayları, küçük yaşta öğrencilere benzer saldırılar, öğrenci yurtlarının yeterince denetlenmemesi medyada defalarca haber oldu. Bu olayların çoğunluğunda sanıklar “tüm ifadelere, delillere rağmen” serbest bırakıldılar.
Suçluyu cesaretlendiriyor
Saldırılar vahşetin son boyutuna, bebeklere kadar varıyor. Öğrencileri, kadın ve çocukları koruyacak önlemler alınmıyor, TV kanallarından “onları bilinçlendirecek, suçluya ağır cezayı anlatacak” yayınlar yapılmıyor.
Çocukları “aile içi tecavüzler”den korumak için de bir çalışma yok.
Örneğin Haymana’daki lisede 29 Kasım 2016’da bir öğrencinin şikayet etmesine rağmen öğretmen ancak şimdi gözaltına alındı. Yine de serbest bırakıldığı duyuldu ama doğru mudur henüz bilmiyoruz.
Kadınların eşleri veya bir başka erkek tarafından sokak ortalarında pompalı tüfeklerle öldürüldüğü, hatta aile boyu cinayetlerin işlendiği…
Kadınların parkta, sokakta, evine giderken, otobüste ve diğer ulaşım araçlarında cinsel saldırıya uğrama ve bazılarında öldürülme haberleri her gün medyada.
Türkiye bu korkunç şiddet tablosunu, suçluları cesaretlendirecek kararları hak etmiyor ama konuya çözüm bulması gereken ilgililerden, bakanlıklardan da hiç ses çıkmıyor.
Laiklik önemli
Erenköy Kız Anadolu Lisesi’nin bir öğrencisinin, bindiği minibüste arkasında oturan “Ayhan Almila” isimli bir başka kadın tarafından türbanının “Sen bir teröristsin. Burası Atatürk’ün Cumhuriyeti. Sizin gibilere yer yok” denerek türbanının çekilmesi benzeri bir olay da Türkiye’de daha önce yaşanmadı. Başörtüsü takan kadın vatandaşlar her zaman vardı ve hiçbir dönemde bu tür bir davranış olmamıştır. Şu anda bir de “başörtülü binlerce Suriyeli kadın” var, onlara da hiç yapılmıyor.
Referandum yaklaşırken birileri bu tür kışkırtmaları kendine görev bilebilir, bu kadının ismi “yabancı kökenli” olabileceğini de düşündürüyor. Atatürk Cumhuriyeti’nin özelliği “İnsanlar din ve inançlarında özgürdür. Devlet de bütün din ve inançlara eşit mesafededir” diyen laikliktir.
Terör ve şiddet havası ekonomimizi, turizmimizi çok olumsuz etkiliyor. Yatırımlar azalıyor, moraller bozuluyor, dev firmalar iflas ediyor. Şiddeti önlemek için gereken her şey yapılmalıdır.