Biz Irak’ta Musul’la, Başika’yla, Suriye’de Rakka’yla meşgulken bu iki ülkedeki savaş Türkiye’ye taşındı.
Aynı günlerde tonlarca bombayla farklı noktalarda terör saldırıları yapılıyor, büyük can kayıpları oluyor ve bunlar önlenemiyor.
HDP ve PKK baştan beri hep PKK terörünü dünyaya “savaş” havasında yansıtmaya çalıştı ve son haftalarda bu gayret hız kazandı.
Sebep, büyük ölçüde Suriye’de PYD’nin güçlenmesi, böylece “Türkiye’den de toprak koparma” heveslerinin artmasıdır.
Pazar sabahı Hakkari’nin Şemdinli ilçesinde Durak Jandarma Karakolu’na yapılan “araçla intihar saldırısı”nda 10 asker şehit oldu, 8 sivil hayatını kaybetti, 11’i asker 27 kişi yaralandı.
Terör örgütü bu saldırıda “5 ton bomba” kullanmış.
OHAL’in farkı ne?
Bu saldırıyla aynı gün bir grup PKK’lı Tunceli-Erzurum karayolunu keserek bir inşaata beton taşıyan “7 beton mikseri ve 1 beton pompası”nı ele geçirdi.
Bu dev araçlarla da karakollara veya sivillerin toplu halde bulunduğu yerlere “bombalı saldırı” yapma ihtimalleri olduğu için aramalar ve güvenlik önlemlerinin arttırıldığı açıklandı.
Birkaç gün önce Ankara’da kendini patlatan 2 PKK’lı teröristin üzerinden de 200 kilo amonyum nitrat çıkmıştı.
Her bombalı saldırıda aynı soruları sorduk ama artık OHAL var ve “OHAL’in terör saldırılarına karşı daha etkin mücadele amacıyla devam ettiği” söyleniyor.
Aynı zamanda Türk Silahlı Kuvvetleri “sınır güvenliğimiz için” Suriye’ye gireli 6 hafta oldu.
“OHAL şartlarında” 5 ton bomba yüklü bir kamyonun veya karayolunda araç durduran PKK’lıların önceden fark edilmemesi nasıl açıklanabilir?
Vatandaşın bunları sorgulama ve elbette valiliklerden, Hükümet’ten talep etme hakkı vardır, “bu terörü artık bitirin” deme hakkı vardır.
Barzani güçleri
AB ülkeleri, ABD, Rusya ve İran da Ortadoğu’da kendi çıkarları yönünde politika yapıyorlar ama bunlardan hiçbiri Türkiye kadar zarar görmüyor.
Bizi ilgilendiren asıl konu “PYD-PKK’nın sınırlarımız boyunca alan kazanıp güçlenmemesi” idi.
Bu konuda attığımız yanlış adım ve kaybettiğimiz zaman Suriye’nin kuzeyinde haritayı değiştirmelerine neden oldu.
Suriye iç savaşına karışmama konusunda da söylemiştik, Irak için de bir kez daha uyarmak isterim; Başika’da hata yapmamalıyız.
Cumhurbaşkanı Erdoğan “Musul’da sadece Sünni Kürtler, Türkmenler ve Sünni Araplar kalmalıdır” dedi.
Güneydoğu Anadolu ateş çemberi içindeyken, PKK-PYD’ye verilen ABD desteği daha da açık hal almışken…
ABD ve Irak Hükümeti “Türkiye’nin Musul operasyonuna karışmasına ve oradaki varlığına” karşı çıkarken…
“Musul Sünniler’in olsun” diye tek başımıza ortaya atılmak yine yanlış olacaktır.
Üstelik bunu sağlamak için Başika’da IKBY Başkanı “Mesut Barzani’nin peşmergesini” eğitiyoruz ki onlara “Kürdistan Peşmerge Güçleri” de deniyor ve bir gün kendi eğittiğimiz peşmerge bize karşı kullanılabilir.
Uzun zamandır içte ve dışta “tek konumuz FETÖ’ymüş gibi” yalnızca ona yoğunlaştık, artık sıra “PKK terörüne daha fazla şehit vermemek için ne yapmalı” sorusunda!