Aylardır bu köşede Barzani’nin 25 Eylül’de yapacağı “Kürdistan Bağımsızlık Referandumu”nu yazdım ve bu konuda alınacak kararlar ve yapılacak girişimler için geç kalındığını vurgulayarak uyardım.
Cumhurbaşkanı Erdoğan 15 Eylül Cuma akşamı “Barzani’nin kararını yanlış bulduğunu” söylediği konuşmada şu açıklamayı yaptı:
“Referandum kararını akıl tutulmasından öte bir şey olarak görüyorum… Sayın Barzani bizim bu konuda ne düşündüğümüz gayet iyi biliyor… Bizim yıllardır Irak’ın toprak bütünlüğü konusundaki hassasiyetimizi biliyor. Bunun yanında Kerkük özellikli bir bölge, bunu da bildiği halde kalkıp hala buralarda bazı operasyonlar yapma gayreti içine girmesini doğru bulmuyoruz”.
Erdoğan, 27 Eylül’de yapılacak olan MGK toplantısının bu nedenle 22 Eylül’e çekildiğini, Barzani’nin “bu konudaki hassasiyetimizin ne denli ilerde olduğunu MGK toplantısı ve Bakanlar Kurulu’nun ardından çok açık ve net olarak göreceğini” söyledi.
Barzani değişmedi ki…
Mesut Barzani son yıllarda nedense Türkiye’de krallar gibi karşılandı, ağırlandı.
Hatta salonlarda yaptığı konuşmalarda ayakta alkışlandı, “Türkiye seninle gurur duyuyor” nidaları yükseldi.
Oysa Barzani hiç değişmedi ki. “16 yaşında eline silah aldığı ilk gün hedefinin ‘bağımsız bir Kürt devleti kurmak’ olduğunu” söylemişti ve hep aynı hedef için çalıştı. Bunu son ana kadar görmek istemeyen bizdik.
Kerkük’ten çıkmayacak
9 Eylül 2017’de verdiği bir TV röportajında “Bu referandumu bugüne kadar ertelememiz bile hataydı” dedikten sonra:
-Tehditleri dinlemeyeceklerini,
-Referandumun Kerkük’ü de kapsayacağını,
-Herhangi bir grup Kerkük’ün durumunu güç kullanmaya kalkarak değiştirmeye çalışırsa her Kürt’ün bunun için savaşacağını,
-Bağdat yönetimini de dikkate almayacaklarını söylemişti.
Mesut Barzani’nin uzun zaman önce “Artık kimse Irak ve Suriye’nin toprak bütünlüğünden söz edemez, sınırlar yeniden çizilecek” dediği de biliniyor.
Karar ne olur?
Ak Parti Milletvekilleri arasında Diyarbakır Milletvekili Galip Ensarioğlu, Ardahan Milletvekili Orhan Atalay gibi Barzani’nin “bağımsızlık referandumuna tam destek verenler” var.
Örneğin; Ensarioğlu, tehdidi bilmiyormuş gibi “Türkiye’ye karşı bir tehdit, tehlike oluşturmadığı sürece herkese düşen Kürdistan halkının tercihine destek vermektir” dedi.
Bu desteklere bir itiraz duyulmadı.
ABD ile Rusya’nın “Türkiye Afrin, Menbiç ve Rakka’ya girmesin diye” askerlerini girişlere yığdıkları görüldü, yaşandı.
MGK ve Bakanlar Kurulu’ndan çıkacak karar ne olur bilmiyoruz ancak eğer “Irak ve Suriye’ye askeri müdahale” kararı çıkarsa, işin içinde ABD, Rusya ve İsrail olduğuna göre bu ülkelerle de savaşacak mıyız, bunu iyi düşünmek gerekir.
Türkiye’yi iki ayrı ülkede harekat yapmaya zorlayacak bir gelişmenin sonunda Güneydoğu’nun, sınırlarımızın savaş havasına girmesi ve beklenmedik başka gelişmelere yol açması ihtimali tüm detaylarıyla hesaplanmalıdır.
Dediğim gibi çok zor ve tüm dikkatimizi bu konuya yoğunlaştıracağımız bir süreçteyiz!