Son günlerde “Ak Parti ile CHP”, “MHP ile İYİ Parti” yöneticileri arasındaki tartışmalar, karşılıklı sert açıklamalar gündemden inmedi.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan’ın, Cumhurbaşkanı Erdoğan için “Faşist diktatördür, hem de diktatörün şeddelisidir” sözleri Ak Parti’de büyük tepki yaratmış, Erdoğan da Tezcan’a 50 bin TL’lik “tazminat davası” açmıştı.
Başbakan Binali Yıldırım, Tezcan’a cevapta gecikmedi. “Parti sözcüsü mü, parti sövücüsü mü anlayamadım. Terbiyem müsaade etmiyor, yoksa öyle bir cevap verirdim ki altından kalkamaz” dedi.
Siyasette “üslup bozulmasından” söz etti ve “Eğer şeddeli diktatör arıyorlarsa geçmişteki geleneklerine baksınlar” dedi.
Başbakan’ın “üslup bozulması” vurgusu haklıdır ama arkasından gelen “geçmişteki gelenekleri” sözü CHP Sözcüsü’nün aşırı sert ve siyasi nezaket üslubunu aşan sözlerinden farksızdır.
Topluma etkisi
Siyasi dil Türkiye’nin son döneminde gerçekten artık son derece özensiz şekilde kullanılır oldu.
Örneğin, Bülent Tezcan’ın ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun “diktatör” sözcüğünü kullanmalarına Ak Parti ve Cumhurbaşkanı’nın tepkilerinde haklılık vardır ama onların da CHP’ye: “FETÖ’yle, PKK’yla iş tutarak milletin gönlüne giremezsiniz” dediklerini, özellikle seçimlerden önce mitinglerde “terör örgütleriyle paralel çizgide olduğunu” söylediklerini unutmamaları gerekiyor. Demek ki tüm partiler zaman zaman ölçüyü kaçırmaktalar. İYİ Parti daha kurulmadan önce sık sık gündeme geliyordu, Genel Başkan Meral Akşener tarafından kuruluşu açıklandıktan sonra medyanın ve diğer siyasi partilerin ilgisi, bu partiyle ilgili yorum ve haberler daha da yoğunlaştı.
Bahçeli ve İyi Parti
İYİ Parti Milletvekili ve Genel Sekreteri Aytun Çıray’ın bir röportajda kendisine sorulan “MHP’den farkınız ne olacak” sorusuna, tahminen (tartışmalarda ve bazı anketlerde de yer alan) MHP’nin yeni bir seçimde “baraj altında kalma olasılığını” kast ederek verdiği “MHP diye bir parti artık yok” cevabı da MHP ile İYİ Parti arasında çok sert polemiklere neden oldu.
Devlet Bahçeli, Grup Toplantısı’nda Çıray’a verdiği öfkeli cevapta:
MHP’den ayrılan isimlere “MHP’yi çürütmek için talimat almak”tan başlayıp “Türklüğe kin duyanlarla yanak yanağa vermeye” varan, “karaktersiz fırıldak, kripto sima, dönme, siyasi tortu, hastalıklı bir vücut, çürük bir ip” gibi sözcükler içeren ifadeler kullandı. Görülüyor ki, özellikle toplumun örnek modeli olarak görülmesi gereken parti yöneticilerinin kullanamayacağı sözler, kanıtlanamayacak suçlamalar dile getirilebiliyor, hiçbir ülkede siyaset adına yapılmayan konuşmalar artık TBMM çatısı altında yapılabiliyor. Bahçeli de örneğin “dönek” derken MHP Genel Başkan Yardımcılığı’nı bırakarak Ak Parti’ye geçen ve Başbakan Yardımcısı olan Tuğrul Türkeş’in de alınacağını, “özgür irade”ye saygının dikkat gerektirdiğini unutuyor.
Siyasetçiler, toplumun artık huzura ve şiddetten uzak kalmaya özlemini bilmeli, başarmak istiyorlarsa halka gelecek ümidi vermelidirler.