Cumhurbaşkanı Erdoğan muhtarlara yaptığı son konuşmada; Fransa yarı başkanlığa geçerken bizim “parlamenter sistemi fetiş haline getirdiğimizi” söyledi.
Öncelikle “fetiş” ne demek ona bakalım. Fetiş “ilkel toplumlarda tapınılan ya da uğur getirdiğine, koruduğuna inanılan nesne” olarak geçiyor sözlüklerde…
Görüldüğü gibi fetiş “ilkel toplumlar”a özgü bir durum, çağdaş toplumlarda ise siyasette, demokrasinin erdemine inanan ülkelerde devlet sistemlerinin kararında “tapınma veya uğuruna inanma” gibi bir şey söz konusu değildir.
Ancak o ülkenin mevcut yapısında “bir sistemin uygulanıp uygulanamayacağına, sonucun ne olacağına” bilimsel olarak bakılır.
Üniter-parlamenter
Cumhurbaşkanı Erdoğan bir hafta önce yaptığı konuşmada “Üniter devlette başkanlık olur mu” konusunda “Hitler Almanyası’nda da üniter devlette başkanlık vardı, olmaz diye bir şey yok” demişti.
Son konuşmasında ise ifade biraz değişti ve “Almanya parlamenter sistemle yönetiliyordu, buna rağmen Hitler gibi bir diktatör üretebildi” dedi.
Aslına bakarsanız, Hitler Almanyası hiçbir yönüyle 21’inci yüzyıl Türkiye’sinde örnek gösterilecek bir özellik taşımamalıdır. Ayrıca bu konu gerçekten son derece teknik ve karışık bir konudur.
Karışık olduğu için daha önce de yaptığım gibi Batı ülkeleri ve Türkiye sistemleri hakkında karşılaştırma uzmanlığı olan Anayasa Hukukçusu Doçent Dr. Ekrem Ali Akartürk’ten bilgi aldım.
Parlamento devre dışı
Akartürk; Hitler’in o dönemde Başbakan olduğunu ama “olağanüstü yetkiler”le geldiğini, ülkeyi “kararnamelerle yönettiğini”, “parlamentoyu devreden çıkarttığını” söylüyor.
O geldiğinde Almanya’nın “federal bir yapıya ve sisteme sahip olduğunu” ve Hitler’in ilk iş olarak federal sistemden “üniter yapıya” döndüğünü, zira hiçbir diktatörlüğün federal sistemde yaşayamayacağını vurguluyor.
Başkanlık sistemine tek başarılı örnek olarak gösterilen ABD’deki eyaletlerin her birinin “ayrı bir devlet” olduğunu, örneğin Teksas Valisi’nin “seçimle gelen Teksas devlet başkanı” olduğunu, onların yetkilerinin ise “başkanın yetkilerini törpülediğini” anlatıyor. (ABD’de bu devletler baştan var, sonradan “Birleşik Devletler” adı altında bir araya geliyor.)
Benzerlik yok
“Başkanlık sistemiyle yönetilen” ve bu sistemin başarılı olduğu bir üniter devlet örneği dünyada yok. Ekrem Ali Akartürk, ayrıca ABD’de denetim yapabilecek 2 meclisten “senato”nun bu federe devlet temsilcilerinden oluştuğunu hatırlatıyor.
Başkanlık sisteminin başarılı olması için “milletvekillerinin doğrudan halk tarafından seçilmesi, partilerin ‘disiplinli, otoriterleşmiş yapılar’ yerine ‘serbest parti’ olması”, ABD tipi başkanlıkta başkanın “kararname ile ülke yönetmesi”nden veya “meclisleri feshetme yetkisi”nden söz edilemeyeceği gibi konuların önemini de göz ardı edemeyiz.
Başkanlık sistemi-parlamenter sistem karşılaştırması öyle TV’lerde yapılan bazı konuşmalardaki gibi “bence, bana göre” şeklinde görüşlerle yapılacak kadar basit bir karşılaştırma değil. Bu nedenle detayları tartışmaya devam edelim.