Pazar günü yapılan seçimde Ali Koç, 4 bin oy farkla seçilerek Fenerbahçe’nin yeni başkanı oldu.
Hayırlı olsun, ona da başarılı bir başkanlık dönemi diliyoruz.
Aziz Yıldırım başkanlığı “1 oy farkla” kazanmıştı, FB Spor Klübü’ndeki başkanlığı 20 yıl sürdü.
Yıldırım, 20 Mayıs 2015’te Ali Koç’a “Benden sonra başkan sen ol” teklifini yapmış, o da kabul etmişti.
Pazar günü, oyların dörtte üçünü alan Ali Koç’un kazanmasına Fenerbahçeli olmayanların bile sevindiğini gördüm.
Bence bunun iki önemli nedeni var.
Neden sevindiler?
Birincisi, artık insanlar “koltuğu bir kez ele geçirenin bir daha bırakmamasından” hoşlanmıyor.
Siyasetten spora, sivil toplum kuruluşlarına kadar her alanda koltuk meselesi aynı.
Örneğin; siyasi partilerde her zaman yaşanan fakat genel başkanların “kendilerini seçecek delegeleri” kendilerinin belirlemesi nedeniyle önlenemeyen bir durum bu.
İkinci neden ise koltuğu bırakmak istemeyenlerin yeni adaylara karşı sergiledikleri sert ve yıpratıcı tutum.
Maalesef bunu Aziz Yıldırım’ın Cumartesi günü, seçimden önce yaptığı konuşmada da gördük. Kazanmak için her türlü suçlama, rakibi neredeyse düşman gibi görme havası olumsuz etki yaptı.
Kendisinin “benden sonra başkan ol” dediğini tamamen unutmuş gibiydi.
Ali Koç ise sakin ve dikkatliydi.
Halkın tercihi
Fenerbahçe seçimi, yaklaşan seçimlerde siyasetçiler için de yol gösterici olabilir. Olmalıdır.
Toplum, açık sözlü ve inandırıcı, talip olduğu makamı da bu özellikleriyle yükseltecek insan arayışında.
Toplum, “değişim” isterken bir yandan da bu değişime talip adayların “dürüst, güvenilir, hakkaniyetli” olmasını istiyor.
Bu beklentiler ancak 24 Haziran’da adil bir seçimle gerçekleşebilir.
Tüm vatandaşlar bu seçimde oy vermeyi ve oyuna sahip çıkmayı bir “vatan borcu” bilmelidir. Seçime katılımın yüksek olmasının önemi unutulmamalıdır.
“Af”lar ve yargı!
İmar Barışı ve Bahçeli’nin ısrarla istediği “Af” konusu son günlerin en önemli gelişmeleri arasında... İmar Barışı ile 13 milyon yapıya “iskan ve ruhsat” verilecek.
Şehircilik Bakanı “Türkiye’de milyonlarca sağlıksız yapı olduğunu ve kaçının ‘imara aykırı’ olduğunun bilinmediğini” söylüyor. Böyle şartlar altında acaba imar affındaki hata payı ne olacak?
Bu kadar çok sayıda sağlıksız yapı nasıl “sağlıklı” hale getirilecek?
Bir büyük sorun da Devlet Bahçeli’nin ortaya attığı af önerisi için mevcut.
Medyada yasa taslağının hazırlandığı ve Ak Parti tarafından kısa sürede yasalaştırılacağı haberi var.
Af kararları “yargıya müdahale” midir, değil midir, bu düşünülmelidir. Haber doğruysa, hangi suçların bu af kapsamına gireceği de daha net olarak açıklanmalıdır.