İstanbul Vezneciler’de Salı günü teröristlerin yaptığı bombalı saldırıda 5 sivil vatandaş ve 6 polisimizi kaybettik, 36 yaralı var.
Mardin Nusaybin’de “operasyonlar sona erdi, asker çekiliyor” haberinin arkasından dün 2 ayrı patlama oldu.
Mardin Midyat’ta polis merkezine yapılan bombalı saldırıda 2 kadın polisimiz (biri 6 aylık hamile) ve 3 vatandaşımız hayatını kaybetti, 52 yaralı var.
Tam operasyonlar sona erdi denirken Nusaybin’in “teröristlerden ve patlayıcılardan temizlenmediği” ortaya çıkıyor, terör örgütü yeni saldırılarla devlete meydan okuyor.
Tekrarlayacağım, bunun sebeplerinden biri; sınırlarımızın hala yeterince korunmalı hale getirilmemesidir.
Kıyamete kadar…
Daha önce de yazdım, Güneydoğu’dan gelen önemli bir siyasetçi kendisine “sınırdan isteyen herkesin pasaporta gerek olmadan kolayca geçebileceği” bilgisinin verildiğini anlatmıştı. Bu “terörist ve patlayıcı takviyesi” açısından en önemli sorundur. Daha önce PKK’nın “PYD’yi yardıma çağırdığı” haberleri çıktı.
Güneydoğu’da yapılmak istenen zaten sınırları ortadan kaldırmak, PKK ile “PYD’nin ele geçirdiği bölge” arasında engel bırakmamak olduğuna göre, sınır karakollarının yapımına bu nedenle karşı çıktıklarına göre acaba bu konuda son durum nedir?
Sınıra çekilen duvarın altından tünel kazarak bile geçen teröristler, operasyonlarla tüketilebilir mi yoksa bu terör gerçekten “kıyamete kadar” mı sürecek?
İstikbal ve istiklal!
Başbakan Binali Yıldırım dün Mardin saldırılarından sonra yaptığı konuşmada:
“Asla ne milletimizi yıldırabilirler, ne de devleti bu onurlu mücadeleden, istikbal ve istiklal mücadelesinden geri döndürebilirler… Önünüzde, arkanızda, sağınızda, solunuzda sizler bizler gibi insan kılığında bu katiller var” dedi.
Öncelikle “sağımızda, solumuzda, her yerde bu katillerin olduğu” Başbakan tarafından söylendiğine göre vatandaşların “istikbal endişesi” had safhaya çıkmış demektir.
Öyle ki gençler arasında bırakın “en az 3 çocuğu”, bu kadar tehlike içinde “hiç çocuk yapmamak gerektiğini” söyleyen, düşünen çok genç var. Böyle bir ortamda onları bu düşüncelerinden dolayı kınamak imkansızdır.
“İstiklal” meselesine gelince… Çok şükür ki düşman devletler tarafından işgal edilmiş ve bir “bağımsızlık savaşı” içinde değiliz.
Kendi topraklarımıza terörist ve cephane yığmış, sınır ötemizde ABD,Rusya gibi ülkelerin desteğiyle bir devlet kurma yolunda olan PKK-PYD’nin ülkemizde buna paralel şekilde sürdürdüğü terörü önlemeye çalışıyoruz. Bunun için de, rejim-sistem değişikliği, partiler arası kavgalar gibi “böyle bir dönemde asla zaman kaybedilmemesi geren konuları, olayları” bir yana bırakarak yalnızca terör ve önlemler konusuna eğilmek zorundayız. Askeri ve polis araçlarının geçiş güzergahları, merkezleri ve halkın toplu bulunduğu bütün alanlarda güvenlik önlemleri “en yüksek düzeye” çıkarılmalıdır.
Suriye, Irak gibi ülkelerde yaşanan Ortaçağ benzeri vahşet olaylarından Türkiye korunmak zorundadır.