Aslında neler olup bittiği uzun zaman önce anlaşılmıştı ama biz birbirini izleyen seçimler nedeniyle bunların üzerinde duramayacak kadar meşguldük.
Dikkatli okurlarım hatırlayacaktır, bu köşede IŞİD’in Suruç saldırısında da, Ankara saldırısında da, Suruç’tan hemen sonra en azgın şekilde başlayan PKK terör saldırılarında da “iki örgütün arasındaki ilişki”yi sorguladım.
Birbirine paralel veya birbirini izleyen eylemler yaptıklarına, Türkiye’nin koridor açarak peşmergeyi geçirdiği Kobani’de bile “savaşıyor gibi” göründüklerine ama bunun bir kanıtı olmadığına dikkat çektim.
Nitekim IŞİD’in Tel Abyad’ı “tek kurşun sıkılmadan PYD’ye bıraktığı” haberi unutulacak gibi değil.
Sınırı alıyor
IŞİD’in Suriye, Irak, Türkiye, Avrupa demeden yaptığı korkunç katliamlar tüm dikkatleri ona yoğunlaştırırken, ABD-Rusya-AB ülkeleri “IŞİD’e karşı savaşan PYD’yi destekliyoruz” kalkanının arkasında “PKK’nın Suriye kolu PYD”ye tonlarca silah yağdırdılar ve hava destekleriyle Türkiye sınırı boyunca toprak alarak ilerlemesini sağladılar.
Esad güçleri de yanlarındaydı tabii…
“IŞİD öne sürülerek verilen destekler” sayesinde PYD Kobani’yi aldı, “Afrin, Kobani ve Cezire”yi kanton ilan etti.
O günden sonra da ABD-Rusya ve Esad’ın yine büyük destekleri sayesinde PYD Hatay’a kadar olan tüm sınırı almak üzere.
Kırmızı çizgi
Kala kala Türkiye’nin hala “Fırat’ın batısı kırmızı çizgimiz. PYD-YPG oraya geçemez” dediği Cerablus-Azez arasındaki koridor kaldı ki ABD ve Rusya’nın desteğiyle PYD şu sıralarda bunu başarmaya, Türkiye ise önlemeye çalışıyor.
Kısacası sınırımıza bitişik toprakların Suriye rejim güçleri veya IŞİD’e ait olmasının da farkı yok, sonunda hepsi PYD’ye verilerek ortak proje tamamlanacak.
“Türkiye’nin istediği güvenli bölge”ye ABD’nin karşı çıkma nedeni de büyük ihtimalle aynı proje olmalı: “Afrin ve Cezire arasının birleşmesinden yana” olması.
Savaş kimin kararı?
AKP Sözcüsü Ömer Çelik; Türkiye’nin Azez’de YPG hatlarını bombalaması konusunda “Terör örgütünün bölgeye yerleşmemesi için alınan tedbirlerdir. Sınırımızda güvenlik riski istemiyoruz. Bu tedbirleri alıyoruz diye kimse savaşa girdiğimizi düşünmesin” dedi.
Bu Türkiye için geç kalmış bir konuşmadır maalesef; Terör örgütü bölgededir, sınırımızda güvenlik riski had safhada olduğu için ordu teyakkuz halindedir ve savaşa girmemiz artık irademiz dışında bile gerçekleşebilir.
Dün Reuters haber ajansı ismi verilmeyen bir Türk yetkilinin “Koalisyon ortaklarıyla kara harekatını konuştuklarını, anlaşırlarsa Türkiye’nin de katılacağını” söylediğini bildirdi.
Bu Türk yetkilinin adı böylesine önemli bir konuda bilinmelidir aslında… Zira bu tür açıklamalar ancak Dışişleri Bakanı, Başbakan veya Cumhurbaşkanı tarafından yapılmalıdır.
Aynı kişi “Kara harekatı olmadan bu savaş bitmez” demiş.
Koalisyonun başını çeken ABD olduğuna ve Suriye’deki savaşın bizi en çok ilgilendiren kısmı “ABD’nin müttefik dediği PYD ile ilgili bölgeler” olduğuna göre nasıl bir anlaşma çıkabilir merak edilmeyecek gibi değil!