Konuşacak, yazacak öyle çok olay var ki insan seçmekte zorlanıyor.
Önce Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki’nin kentsel dönüşümde inşaat yoğunluğu arttırılarak yapılan binalar için “şehir cinayeti” benzetmesi yapmasını kutlamak istiyorum.
Bakan Özhaseki “kendisinden önce yapılanları doğru bulmadığını” şu sözlerle açıklamış:
“Kentsel dönüşüm için basit bir formül işliyor, ver müteahhide iki misli yoğunlukla dönüşsün. Bunu önleyeceğim”.
Çok geç kalındı ama dileriz aldığı kararlar bu kez uygulansın.
Genelkurmay başkanı olmak…
15 Temmuz FETÖ’cü darbe girişiminden sonra devlet kurumlarında; özellikle orduda, yargıda, Emniyet’te, eğitim kurumlarında “liyakat”in; işin ehline-uzmanına verilmesinin önemini anlamış olmamız gerekir.
Oysa önce (sorular çalınıp FETÖ’cülere verildi, onlar da darbe girişimi yaptılar diye) askerliği alfabesinden öğreten askeri okullar kapatıldı.
Harp okulları yeni kurulacak olan “Milli Savunma Üniversitesi”ne bağlandı ki bu “siyasallaşmaları” endişesini getirir.
Arkasından Milli Savunma Bakanı Fikri Işık “Harp Okullarına artık meslek liseleri, imam hatipler dahil tüm lise mezunları girebilecek” dedi.
Son olarak da bir KHK ile “Genelkurmay başkanı olmak için ‘kuvvet komutanlığı yapmış olma şartı’ kalktı”.
Bakanlar Kurulu ve Cumhurbaşkanı artık çok kolay bir şekilde “Genelkurmay başkanı” seçebilecekler.
Gelişmelere sırasıyla bakınca “deneyim ve uzmanlığın” orduda nasıl sağlanacağı merak konusudur. Umalım da devlet adına yeni bir sorun çıkmasın.
Ortaya çıkar mıydı?
FETÖ darbe girişimi soruşturmasında 43 TRT çalışanı gözaltına alınmış, 19’u tutuklanmış.
İBB Başkanı Kadir Topbaş’ın damadı Ömer F. Kavurmacı da FETÖ operasyonunda gözaltına alındı.
Öyle görünüyor ki gerçekten FETÖ’nün girmediği delik kalmamış.
Yalnız burada da anlaşılmayan noktalar var; acaba neden devlet kurumlarındaki bu binlerce kişinin hepsi, mesela TRT’dekiler “15 Temmuz sonrasında” kolayca anlaşıldı ve gözaltına alındı da daha önce alınmadı?
Topbaş “ Damadım 17-25 Aralık’tan sonra bu ihanet şebekesiyle yollarını ayırdığını söyledi” diyor.
Neden “17-25 Aralık öncesi yollarını ayırmaması” problem değil?
Örneğin; eğer bu olaylar olmasaydı Topbaş’ın damadı Fethullah Gülen’le yollarını ayırmayacak, birlikte mi yürüyecekti?
Bu kadar tehlikeli bir örgüt devletin içinde yayılmaya devam mı edecekti? Olaylar giderek daha karmaşık hale geliyor.
“Ohal” önlemi alın
Van’da 2 gün önce polis merkezine bomba yüklü saldırıda yaralanan ve Efkan Ala’nın ziyaretinde sargılar içinde ondan tayinini isteyen genç polis memuru da dün şehit oldu.
Yine dün Van’da karayoluna döşenen bomba askeri araç geçişi sırasında patlatıldı, 5 asker,1 sivil yaralandı.
“Yaralı” dendiğinde ne kadar ağır yaralı olduğu, onun da şehit olup olmayacağı bilinmiyor.
Asker ve polislerin daha dikkatle, OHAL şartlarında korunması sağlanmalı, gerekiyorsa bu merkezlerin çevresi ve yollar helikopterlerle, uzaktan dürbünlerle gece gündüz izlenmelidir.
Millette bu haberlere dayanacak güç kalmadı!