Bazı pişmanlıkların telâfisi olmaz. Eski bir Genelkurmay Başkanı’nı korumak için ne gerekiyorsa yapılmalı!
CHP’nin Yüksek Askeri Şûra’da irticai faaliyetlere ilişkin bir karar alınmayışına yönelen eleştirel ve şüpheci duruşunu anlamak mümkündür.
On iki yıldır ilk kez görülen bir durum var.
İktidar partisinin laiklik karşıtı eylemlerin odağı olmaktan hüküm giydiğinin haftasına toplanan YAŞ eğer her toplantıda işlettiği tasfiye tedbirini bu kez çalıştırmamışsa ana muhalefet partisi elbette soru soracaktır.
Bölücü terör ve irtica hâlâ en öncelikli tehdit unsurlarıdır. Laikliğe karşı işlenmiş suçlar nedeniyle mahkûm olan bir partinin iktidarında irtica odaklarının Silâhlı Kuvvetler’de yürüttükleri zararlı faaliyetlerinden bir anda vazgeçtiklerini kimse düşünemez.
CHP Grup Başkanvekili Kılıçdaroğlu’nun özellikle şu iki sorusu, yaygın bir merakı yansıtıyor:
1. İhraç kararı çıkmaması hiçbir TSK personelinin irticaya karışmadığı anlamına mı geliyor?
2. İhraç kararı alınmayışının nedeni Ergenekon ile ilişkilendirilmesinden çekinilmesi midir?
CHP ağır bir taktik yanlışı yaptı. Bu soruları sorarken aynı anda, Genelkurmay Başkanı Büyükanıt’ın emekli olduktan sonra kullanması için ithal edilen zırhlı araç konusunda ikinci bir taarruz cephesi açtı.
Bu tutum CHP’nin Silâhlı Kuvvetler’e karşı muhalefet pozisyonu aldığı yargısı doğuracağından kamuoyunu sorunun özünden uzaklaştıracaktır. Halk, hele CHP tabanı askerin hırpalanmasını istemez.
“Neden sıfır km. imiş de neden Laguna değilmiş o araba?”
Güvenlik hizmetlerinin kalitesini ihtiyaçlar ve imkânlar belirler. Daha önceki komutanlara sıfır km. zırhlı araç verilmedi diye bundan sonrakilere de verilmeyecek mi?
Bölücü terör örgütünün zarar vermek istediği Orgeneral Büyükanıt’tan daha değerli bir hedef yoktur herhalde. PKK dokuz aydan beri en ağır kayıpları Büyükanıt iş başında iken vermiştir.
O kadar ki bebek katillerine dağlar dar gelmeye başladığı için dün İstanbul’da Selimiye Kışlası’na havan ateşi açacak kadar şaşkınlığa ve perişanlığa düşmüşlerdir.
O değerli araba yalnız Büyükanıt’ın canını değil, devletin ve milletin onurunu da koruyacaktır. CHP para hesabı yaparak muhalefet etkinliğine zarar vermesin.
Çünkü gözetilen yarar yanında küçük hesaptır bu zırhlı otonun maliyeti!
Güller’e iyi tatiller
Cumhurbaşkanı ailesinin mavi tur görüntüleri dün gazetelerde yayınlandı.
Güvertede dürbünlü bir hanım -belli ki koruma- etrafı kolaçan ediyor, teknenin arkasında başka bir başı açık hanım, tesettür kıyafeti ile suyun içindeki bir hanıma refakat ediyordu.
Gül ailesi denizde tatil yapabildiği için sevenleri herhalde memnun olmuşlardır. Ama o kıyafet denize giren bir kadından çok denize düşmüş bir kadını çağrıştırıyor. Çok kimse fotoğraflardaki kadının Hayrünnisa Gül’den başkası olamayacağını düşünerek onun hesabına üzüldüler.
Neyse ki dün Çankaya’dan yapılan bir açıklama ile o kişinin “Hanımefendi” olmadığı belirtildi.
Açıklamada ayrıca medyaya mahremiyete saygı çağrısı yapılıyor ve Gül ailesini takip etmekten vazgeçmeleri medya mensuplarından isteniyordu.
Korkarız bu çağrı ters tepecektir. Çünkü medyanın avcıları şimdi “Hanımefendi değilse kim?” cevabını arayacaklardır.
Mahremiyet meselesine gelince...
Devlet ve siyaset adamlarının özel hayatı olmuyor. Madem ki AB’yi istiyoruz, katlanacağız!
Ama mesele tepeden tırnağa giyinik denize girmenin yansıttığı görüntüden sıkılmaksa zaman ve insan aklı ona mutlaka bir çözüm getirecektir.
Cumhurbaşkanımız’ın ailesi denizin keyfini çıkarmaktan vazgeçmesin.
İyi tatiller!