HDP Şanlıurfa Milletvekili Osman Baydemir’in “İnsanlar bir evde birlikte yaşayamıyorsa komşu olmalıdır. Şimdi durum komşuluğa doğru gidiyor” sözleri yenir yutulur gibi değil.
TBMM’ye girmiş, verdiği “barış-kardeşlik” sözleriyle 3’üncü partiliğe çıkmış bir parti açıkça “ülkeyi bölmekten” söz ediyor.
Baydemir “şimdi durumun komşuluğa gittiğine” neye göre karar veriyor acaba?
Ona bu cüreti veren “PKK’nın sivil-asker-polis, Türk-Kürt, ev, lojman, karakol, askeri üs demeden yaptığı bombalı saldırılar” mıdır?
Hani bağınız yoktu?
Baydemir “PKK’ya lanet okuyan Kürt şehit analarının feryatlarını, ağıtlarını” hiç mi duymuyor, görmüyor?
Sokaktaki masum insanlara yapılan ve yüzlerce hayata mal olan canlı bomba veya bombalı araç saldırılarını destekleyen bu sözleri söylemek “Biz de PKK’yız” demekle eşdeğer değil midir?
Hani seçimden önce Eş Başkanınız Demirtaş “HDP ile PKK arasında organik bir bağ olmadığını” söylemişti?
Hani “PKK’nın amasız olarak saldırılarını durdurması lazım, bu ölümler durmalı” demişti?
Halkı, seçmeni aldatmak için miydi o sözler? Buna mı “siyaset” diyorlar, önce bu soruyu cevaplamaları gerekiyor.
Cesaret nereden?
Suriye’den Kilis’e roketler atılıyor, Gaziantep Karkamış ilçesinin karşısındaki Suriye Cerablus kentinde “IŞİD ile PYD’nin çatıştığı” haberleri veriliyor.
Cerablus’taki IŞİD militanları ile Kobani’deki PYD’liler karşılıklı havan atışları yapıyormuş. “Kobani’de PYD ile IŞİD çatışıyor” dediklerinde olduğu gibi görünen sadece dumanlar, duyulan sadece silah sesleri..
IŞİD ile PYD’nin çatışıp çatışmadığı bilinmediği gibi, Kilis’e atılan roketleri kimin attığı da belli değil. Bir süre sonra “PYD’nin, kantonlarını birleştirmek için almak istediği son noktalar olan Azez ve Cerablus’u da aldığını” duyarsak hiç sürpriz olmayacak.
Osman Baydemir’in “Durum komşuluğa gidiyor” sözlerinin de sadece PKK’nın Türkiye’de aralıksız sürdürdüğü terörle değil, Suriye’de PYD’nin ilerleyişinin verdiği rahatlıkla ilgisi vardır.
Unutmayalım ki HDP milletvekilleri televizyonlarda uzun zamandır Güneydoğu Bölgesi’nden açık açık “Kuzey Kürdistan” olarak da söz ediyorlar.
Bu rahatlıkta “çözüm sürecinde yapılanlara göz yumarak”, Suriye’de PYD’nin ilerleyişinde ABD, AB,İsrail, Rusya, Esad ortaklığını önlemeye çalışmayarak bizim de hatamız var.
Hiç değilse bundan sonra Güneydoğu ve Kuzey Suriye konularında doğru kararlar verelim.
Hukukçu yok mu?
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun TOBB Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada söylediği “Böyle bir başkanlık sistemini kan dökmeden gerçekleştiremezsiniz” sözü de yine “büyük hatalar” sınıfına giriyor.
Partisini “darbe” ile özdeşleştirmek için rakiplerine ancak bu kadar iyi bir fırsat sunabilirdi.
“Yeni anayasa ve başkanlık sistemi” gibi hayati önem taşıyan konularda anayasa hukukçularının açıklama yapması tüm partiler ve ülke adına en doğru olan yoldur.
Yoksa körlemesine, anlamadan, anlatılmadan bir referanduma daha yürüyeceğiz gibi görünüyor. Slogan cümlelerle olmuyor.