‘Kedi-fare oyunu’ suçlaması!

Türkiye’nin mülteciler konusunda “AB’nin tüm yükünü alma” karşılığındaki talepleri Almanya’nın iktidar milletvekillerini kızdırmış.

Bu beyler Türkiye’nin AB ile “kedi-fare oyunu oynadığını” söyleyerek Türkiye’ye fazla taviz verilmemesini istemişler.

Yıllardır yaptığımız fedakarlıklar ve kendi küstah ve bencil isteklerinden sonra hala bunu söyleyebiliyorlar.

Neyse ki BM Yüksek Komiserliği Salı günü AB-Türkiye arasında “AB’nin mülteci sorununu Türkiye’nin gidermesi”yle ilgili görüşmelerin arkasından AB’ye tepki bildiren bir açıklama yaptı.

“Sığınmacıların toplu şekilde Türkiye’ye gönderilmesini öngören bir düzenlemeden endişe duyuyoruz. Türkiye 3 milyon sığınmacıya ev sahipliği yapıyor. Daha fazla mültecinin Türkiye’ye gönderilmesinin iyi bir fikir olmadığını düşünüyoruz.

Bunun yerine Avrupa’da bulunan mültecilerin AB ülkelerine, ABD’ye ve Arap ülkelerine yeniden yerleştirilmesini istiyoruz”.

BM aynı zamanda “AİH Yasası’na göre yabancıların topluca sınır dışı edilmesi yasaktır, yapılamaz. Başka bir çözüm bulun” diyor.

Haberin Devamı

AB bu karara uyarsa “geri dönüş” anlaşmasıyla “Avrupa’ya gitmiş mültecilerin de Türkiye’ye gönderilmesi” gerçekleşmeyecek.

Neden Türkiye?

Aslına bakarsanız sadece AB’den geri gönderilecek olanların durdurulması yeterli değil, Türkiye’deki 3 milyon mülteciden de bu ülkeler almalıdır.

ABD’yi oluşturan eyaletlerin çoğu “mülteci kabul etmeyeceklerini” açıkladılar. İngiltere 500 kişi bile almadı, Fransa son 3 yılda toplasanız 10 bin kişiyi kabul etmiştir.

Avusturya, Macaristan, Yunanistan, Hollanda gibi ülkeler hiç istemiyor, Hollanda’da halk ayağa kalktı.. Biz neden milyonlarcasını tek başımıza üstlenmenin bitmeyecek sorumluluğunu ve risklerini kabul ediyoruz?

“İnsani nedenlerle” demek yeterli değildir, diğer ülkelerin de insani nedenleri düşünme zorunluluğu olmalıdır.

Mülteciler için “2 yılda 6 milyar euro” verebilecek zengin AB ülkeleri o parayla pekala kendileri de çok sayıda sığınmacı alabilirler, ABD alabilir.

Tekrarlayalım; vize, para, AB müzakeresi gibi tutulmayacak vaatlere aldanmamak gerekiyor.

Haberin Devamı

‘Kadın siyasete girmeli’ymiş!

8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde liderler “kadın, eşitlik, aile, anne olmak, siyasette kadın” konularında çok şey söylediler.

Bunlar arasında dikkat çeken, eleştiriye açık söylemler az değildi. Fakat artık Türkiye’de “kadın ve çocuklara karşı şiddet” öyle ürkütücü boyutlara ulaştı ki bu konu dışında yapılan bütün vurgular zaten “zamansız ve gereksiz” duygusu yaratıyor.

Yalnız Kadınlar Günü’nde değil, yılın her gününde, başta Hükümet ve yargı olmak üzere herkes “kadın ve çocuk tecavüzleri ve cinayetlerinin önlenmesi, cezaların doğru şekilde verilmesi” konusunda yoğunlaşmak zorundadır.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun kadınlara “Siyasete daha çok girin ve mücadele edin” çağrısı ise “Liderler erkeklere öncelik verirken, adayları da kendileri seçerken nasıl olacak” sorusunu birlikte getiriyor ve gülümsetiyor.

Kadınların “mücadele etmesi” için eşit fırsat verdikleri gün bu konuşmalar kabul edilebilir.

DİĞER YENİ YAZILAR