ABD Dışişleri Bakanı Sözcüleri “Suriye veya Irak’ta iyi adamlara verdikleri silahların bazen kötü adamların eline geçtiğinden haberdar olduklarını” söyledi.
Bu açıklama kendisine sorulan “PKK’nın Suriye kolu PYD-YPG’ye verdikleri silahların Türk güvenlik güçlerine yöneldiği” sorusu üzerine yapıldı.
Bu durumda ABD’nin silahları “iyi adamlar” olan PYD-YPG’ye verdiği ama “kötü adamlar”ın yani PKK’nın eline geçtiği kastedilmiş oluyor.
Ankara’daki bombalı saldırı sonrası Perşembe günüBaşbakan Davutoğlu “Saldırıyı PKK’lılar ile YPG’li Salih Neccar gerçekleştirdi”, Cumhurbaşkanı Erdoğan “Bu olay dostlarımızın PKK-YPG bağlantısını anlamasını sağlayacak” derken ABD hala “Saldırının faillerini bulunamadı” açıklaması yapıyordu.
Dost mu gerçekten?
Demek ki “dostlarımız” gerçek isimle, cisimle ortada olsa da bunu hala kabul etmiyor.
ABD Dışişleri Bakanı Kerry nihayet Çavuşoğlu ile telefon görüşmesinde “YPG’nin de güvenilmez olduğunu” söyledi diye seviniyoruz.
Türkiye’nin içinde bulunduğu korkunç şartlarda hiçbir dost, hele de dış politikalarından, bir müttefikle ilgili sorumsuzluktan söz ederken “iyi adam-kötü adam, güvenilir-güvenilmez” gibi komik laflar edemez.
Ankara’da bomba yüklü araç katliamında 28 can yitirdik. Ağır yaralıların olduğu 61 yaralımız var.
ABD’de olsaydı…
Perşembe günü yine bayraklara sarılı 8 genç askerimizin tabutları ile ülke gözyaşları dökerken Perşembe gecesi 2 asker, 1 polis, ardından Cuma günü 2 asker, 2 polisimiz şehit oldu.
Sur’da özel kuvvet timinin bulunduğu binada PKK’nın tuzakladığı bombanın patlatılmasıyla 3 asker şehit oldu, 4 asker (ilk haberde 12 asker denmişti) yaralandı.
Bu saldırılar ABD’de olsaydı ve Türk yetkililer böyle bir ciddiyetsizlik sergileseydi acaba “dostlarımız”ın tutumu ne olurdu?
Açıklaması yok!
Dün Diyarbakır’da 500 kilo bomba, kalaşnikoflar, cephane yüklü bir araç, Ankara yolunda TEM’de cephane ve çok sayıda tüfek, tabanca yüklü bir minibüs yakalandı.
ABD “PYD’ye silah vermedik” derken Ekim’de PYD’ye bir seferde “IŞİD için” diyerek 50 ton silah, cephane indirdiğini ve bunun PYD lideri Salih Müslim tarafından doğrulandığını unutmuş mu oluyor? Diyelim ki unuttu, yine “IŞİD’e karşı” bahanesiyle PYD’nin Türkiye sınır boyunu ele geçirmesine, ilan ettiği kantonları birleştirmek için Türkmenleri-Arapları sürerek toprakları almasına Esad güçleri ve Rusya ile birlikte hava ve her tür desteği verdiğini nasıl açıklayacak?
Güvenli bölge
Türkiye adeta karanlık bir kuyuya itilmişken günü kurtarıcı açıklamalar yapmaları artık kabul edilemez.
Eğer samimiyse önce neden hala Suriyeli mültecilerin yerleştirileceği ve Türkiye’ye saldırıları önleyecek bir “güvenli bölge”ye karşı çıktığını açıkça anlatsın.
Zira anlatmadığı takdirde bunun da “PYD’nin Azez’i de almasını kolaylaştırmak için” olduğunu düşünmek herkesin hakkıdır.
“Muhalifleri destekliyorum” derken Rusya, Esad ve PYD’nin Halep’i de muhaliflerden almasına neden ses çıkarmadığını anlatsın.
Ortadoğu’da harita değiştirme operasyonları da dünyaya “IŞİD’e karşı” numaralarıyla yutturulmasın!