İlk ifadeler değişiyor mu?

Adana’da kız öğrenci yurdunda çıkan ve 11 ortaokul öğrencisi ve bir kadın görevlinin hayatını kaybettiği yangının üzerinden bir hafta geçti.

O yurtta yangın merdiveni kapısı kilitliydi, yangın tatbikatı yapılmamıştı. Kısa süre önce denetim yapıldığı söyleniyordu ama açık ve netti ki bu denetim yetersizdi.

Salı günü Bolu İzzet Baysal Endüstri Meslek Lisesi pansiyonunda yangın çıktı, neyse ki bu kez büyümeden ve gençler hayatını kaybetmeden söndürüldü, ancak…

Yangın merdiveni kapısının “yine kilitli olduğu” ortaya çıktı. Eğer yangın zamanında fark edilip söndürülmese can kaybı olabilirdi.

Adana’daki yangın sonrasında da vurguladığım gibi “adalet hakkıyla uygulanmadığı takdirde” bu tehlikeler hiçbir zaman son bulmayacaktır.

Bu yangın nedeniyle 6 kişi tutuklandı ama ilgili bakanlığın sorumluluğu tüm uyarılara rağmen göz ardı edildi.

Oysa bir hukuk devletinde, demokrasilerde herkes kanunlar karşısında eşittir, herkes “hesap verebilir” olmalıdır, bu sağlanmazsa adaletten ve sorumlu davranış beklemekten söz edilemez.

Haberin Devamı

Bazıları korunmamalı!

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun danışmanlığını yapmış olan Doçent Dr. Fatih Gürsul’un “FETÖ’den gözaltına alındığı” haberi çıktı.

Birçok ilde de aynı nedenle asker-polis ve sivillere yapılan operasyonlar ve göz altıları sürüyor.

Bunların hepsi doğaldır, Türkiye büyük bir olay yaşadı ve bu işe karışanların ortaya çıkarılması, “suçlu-suçsuz ayırımı dikkatle yapılarak, bugünlere nasıl gelindiği araştırılarak yargıya hesap vermesi” sağlanmalıdır.

Pazartesi günü Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın “MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın tanık olarak dinlenmesi için Başbakanlık’tan izin talep ettiği” haberi çıkmıştı.

Ertesi gün yazımda bu talepten söz ettim ama aynı sıralarda Başsavcı Harun Kodalak “haberin gerçek olmadığını” açıkladı.

Oysa ben; Eğer Genelkurmay Başkanı Akar ile MİT Müsteşarı Fidan Meclis Darbe Araştırma Komisyonu’na gitmeyecekse, Komisyon üyelerinin sorularını da ‘görevlendirilecek savcı’nın sorabileceğini belirtmiştim.

Bu, 15 Temmuz’dan bu yana “halkın beklentisi” olduğu için son derece önemlidir.

Haberin Devamı

Karanlık…

Olaydaki çelişkiler her geçen gün artıyor gibi.

Örneğin 15 Temmuz’dan sonra “O gün saat 3’te bir binbaşının Hakan Fidan’a; Akıncı Hava Üssü’nde ve Ankara Havacılık Okulu’nda olağan dışı bir hareketlilik (darbe hazırlığı şüphesi) olduğu bilgisini verdiği, onun da iki kez Genelkurmay Başkanı’na giderek konuyu görüştüğü” defalarca yazıldı.

Sadece “olağan dışı hareketlilik” sözü bile herkesi alarma geçirmeye yetmeliydi.

Şimdi, 4,5 ay sonra “bir binbaşı” dışında “bir er”in de ihbarda bulunduğu, ihbarın ‘darbe şüphesi olarak’ bildirilmediği, ‘MİT Müsteşarı’na suikast’ girişimi yapılacağıyla ilgili olduğu açıklanıyor.

Bu açıklamayı yapan Meclis Komisyonu Başkanı Özdağ “15 Temmuz’la ilgili kimsenin kafasında bir karanlık kalmamalı” dedi ki haklıdır.

Karanlık noktalar ortaya çıkarılmalı, Akar, Fidan, Mehmet Dişli, Mehmet Partigöç gibi isimler soruları cevaplamalıdır.

DİĞER YENİ YAZILAR