İkinci Kandil ve referandum!

Türkiye üzerinde oynanan oyunu görmemek mümkün değil.

“IŞİD’e karşı koalisyon” adı altında, başta ABD olmak üzere birçok ülkenin güçleri PYD-PKK’ya ağır silahlar, asker ve hava desteği verdiler.

ABD “Biz silah yardımı yapmadık” derken, PYD son olarak “uçaksavar beklediklerini” açıkladı biliyorsunuz.

Perşembe günü PKK İzmir saldırısını yaptığı sıralarda IKBY (Irak Kürt Bölgesel Yönetimi); PKK’nın Irak’ta “Sincar’dan çekilmeye razı olduğunu” açıkladı.

Sanki kısa süre önce Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın’ın “Sincar’ın ikinci bir Kandil olmasına izin vermeyiz” sözünü PKK dinlemiş ve buna uymuş gibi…

IKBY bu konuda PKK’yı zorlamış gibi.

Gerçek ne?

Oysa, Kobani’de “IŞİD, PYD’ye saldırıyor” dendiğinde Barzani onlara yardım için peşmergeleri göndermiş, konvoyları Kobani’ye Türkiye üzerinden girmişti.

Dönemin Dışişleri Bakanı Mevlut Çavuşoğlu “Peşmergenin Kobani’ye geçişine Türkiye yardım etti” demişti.

Kobani, Afrin, Cezire kanton olarak ilan edildikten sonra Mesut Barzani öncülüğünde IKBY’de imzalanan ve Barzani’nin “Bu anlaşma düşmanlara cevaptır” dediği Duhok Anlaşması “Suriyeli tüm Kürt grupların PYD (PKK) kantonlarına onay verdiğini”, özerk Suriye Kürdistanı’nı ilan ediyordu.

Haberin Devamı

Şimdi ise “sadece Kandil’den gelen PKK’lılar ile, Suriye’den gelen PYD Sincar’dan çekilecek” diyorlar, çünkü…

Aslında hepsi aynı gruptadır, farkları yoktur.

“Aldığımız hiçbir yerden çekilmeyeceğiz” diyen Barzani Musul’un Sincar ilçesini de kimseye bırakmaz.

Bunları bilelim, ona göre davranalım. Eğer Sincar gerçekten çok önemliyse!

Pazartesi Meclis’te!

Türkiye’de büyük terör olayları aralıksız sürdüğü ve doğal olarak yalnızca bu konuya odaklandığımız için, ülkenin yönetim şeklini tamamen değiştirecek, “Türk usulü başkanlık” içeren yeni anayasa yeterince tartışılamadı.

Yaşadığımız şok saldırılar, katliamlar bile yeni anayasanın Meclis’e gelişini birkaç hafta olsun erteletmedi, Pazartesi günü TBMM Genel Kurulu’na geliyor.

Anayasa Hukukçuları “Toplum yeterince değerlendiremeden referanduma sunulan bir anayasa toplumsal uzlaşıyla yapılmış sayılmaz” diyorlar.

Haberin Devamı

Aynı zamanda; bir ülkede hangi yönetim şekli olursa olsun “yasama-yürütme ve yargı” erkleri ayrı değilse, güçler tek elde toplanmışsa orada yargı bağımsızlığından, dolayısıyla hukuk devletinden, demokrasiden söz edilemez diyorlar.

Bakanlar Kurulu’nda OHAL 3 ay daha uzatıldı. OHAL şartlarında devlet kararnamelerle yönetiliyor, milli iradenin temsilcisi TBMM aylardır devre dışı kaldı ve bu durum devam ediyor..

Terörün aralıksız sürdüğü, OHAL şartları altında, ciddi sorunlar yaratacağı söylenen fakat bilimsel tartışması yapılamayan yeni anayasa için referandum adımı atmak, şaşkın, gergin ve yorgun halkı sandığa götürmek doğru mudur, bunu her siyasetçinin kendi vicdanına sorması gerekiyor.

DİĞER YENİ YAZILAR