Türkiye, içinde de dünyaya karşı da sorunların birbirine karıştığı, bir kaos ortamı oluştuğu görüntüsünden çıkmalıdır. Bir yanda Suriye’de operasyonlarımızın “Menbiç ve sonrasında Irak’a, Sincar’a kadar devam edeceği” mesajları vermemiz ve bu nedenle çıkan dış çekişmeler, diğer yanda büyüyen iç meselelerimiz birbirine karışınca o kaos ortamını önlemek mümkün olmuyor.
Şiddet, bu nedenle oluşturulan Meclis Komisyonu “ağır yaptırımları” açıklamadığı, örneğin çocuk istismarı konusunda bugüne kadar yapılanlar dışında radikal bir çözüm açıklamadığı için devam ediyor.
Taksi şoförlerinin müşteri dövmesinden, Bolu’da bir polis memurunun komşularına silah çekip kabzasıyla vurarak merdivenden yuvarlanmalarına sebep olmasına kadar akla hayale gelmedik her tür şiddet yaşanmakta…
Meclis’te Atatürk tişörtü!
Meclis’te 60 yaşında bir vatandaşın “üzerinde Atatürk resimli tişört” bulunduğu için polis tarafından soyularak montunun altında çıplak bir şekilde bırakılması, aynı gün sakallı-sarıklı-cüppeli bir kişinin Meclis’te vekillerle konuşması halkın haklı tepkisini çekti.
Bir toplumun kurucusu ve önderinin resmi olan tişört “siyasi bir mesaj” sayılamaz.
Kıyafet kanunu ile de bir ilgisi yoktur ama diğerinin vardır. Polis, sorumsuzca davranarak devletin tarafsızlığına ve insan haklarına aykırı, soruşturma gerektirecek bir durum yaratmıştır.
Bunun kanıtını yabancı medyada bulmak mümkün; “Türk polisi vatandaşı parlamentoda soydu” veya “Polis, modern, laik Türkiye’nin kurucusunun resmi olan tişört giydiği için 60 yaşında bir adam aşağılandı” benzeri haberler Türkiye’nin hukuk devleti imajına, Ata’sına saygısına zarar verir. Türkiye içte ve dışta terörle mücadelesini sürdürürken başta kadın ve çocuklara saldırılar olmak üzere “şiddet yoluyla terör estiren suçluların ve görevini kötüye kullanan emniyet görevlilerinin cezalandırılmasını” ihmal etmemeli, bu cezaları açıklayarak “caydırıcı” etki yaratmasını sağlamalıdır. Yakalandığında gülen cinayet sanığına hala “İyi hal indirimi” yapılıyorsa şiddeti önlemeniz mümkün değildir.
Hsk’dan açıklama
Önceki yazımda Cumhurbaşkanı Erdoğan “Yargıda FETÖ bitmedi” derken, HSK Başkanvekili Mehmet Yılmaz’ın “FETÖ’nün yargıda bitirildiği” açıklaması yaptığını, bu tür çelişkilerin giderilerek FETÖ’nün kurumlardan kesin şekilde temizlenmesi gerektiğini yazmıştım. Sayın Yılmaz telefonla arayarak kendisinin “HSK’daki hakimiyete son verildiğini” kast ettiğini, FETÖ elemanları her maskeyi kullanarak gizlendiği için temizliğin zor olduğunu, HSK olarak ‘kuvvetli FETÖ şüphesi görülen yargı mensuplarını’ ihraç etmeye devam ettiklerini” anlattı.
Başta yargı, Emniyet ve ordu olmak üzere en önemli kurumlardan FETÖ’nün tamamen temizlenmesi önemlidir. Bu sonuç elde edilinceye kadar örneğin “yargı kararlarına şüpheyle bakmanın önlenmesi” veya benzer olayların tekrarının önlenmesi zordur. Mücadelenin kısa sürede bitmesi ve huzura kavuşmanın umuduyla bekliyoruz.