Seçim yaklaşırken ortalık toz duman vaziyette ve en çok zararı görenin de “hukuk” olduğu gizlenemiyor.
Gizlenmiyor çünkü artık bizzat bakanlar ve Başbakan Yardımcısı “yargıya güven kalmadığını” kendileri söylüyorlar. Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Ali Babacan “Hukuka olan güvensizlik artarsa bugünleri mumla ararız” dedi.
Diğer Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç ise “Çok güzel saraylar yaptıklarını ama adalete, yargıya olan güvenin azaldığını, bunu arttırmak gerektiğini” söyledi.
Birkaç örneğe bakalım; yıllar süren ve tüm süreçte “darbe” olarak adlandırılan Balyoz ve Ergenekon davalarında iddiaların ve delillerin sahte olduğu bilirkişi raporuyla açıklandı, tüm sanıklar beraat etti.
İçimiz rahat mı?
Bakanların adının karıştığı büyük bir yolsuzluk yargıya götürülmedi. Sanıklar beraat etti, soruşturmayı yapanlar sanık oldu.
Almanya’da yüzyılın yolsuzluğu olarak nitelendirilen Deniz Feneri e.V. soruşturmasının Türkiye ayağında mahkeme sanıkların tamamının beraatine karar verdi, dava düştü.
Başında Adalet Bakanı ile Müsteşarının olduğu, içinde siyasilere yakın isimlerin bulunduğu Hakim ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun taraflı kararlar verdiği her gün tartışılır oldu.
Kadın ve çocuk tecavüzlerinde ve cinayetlerde kararlar hep suçlular lehine çıktı, bu hukuksuzluk ve suçlulara “iyi hal indirimleri” hala sürüyor.
Danıştay’ın kuruluş yıldönümüne “gazeteciler ilk kez alınmayarak” bizzat yüksek mahkeme tarafından “basın özgürlüğü” kısıtlandı.
TSK’da ihbarlar!
Bu örnekleri arttırmak, örneğin Soma Faciası’nın arkasından hukukun eksik işletildiğini, işçi ailelerinin haklarının da korunmadığını, ikinci kez mağdur edildiklerini söylemek mümkün.
“Yargıya güven azalmaya devam ederse bugünleri mumla arayacağımız”a göre geri dönüş nasıl olacak?
Hiç kolay olmayacak gibi görünüyor. Tam aksine başa dönülebilir ve yeni bir Balyoz süreci başlayabilir. Geçen Balyoz’da etkin olan Cemaat savcıları, polisleri bu dönemin sanıkları olduğu gibi TSK içinde de paralel yapıyla ilişkili olduğu ihbarı gelen binden fazla personel olduğunu Milli Savunma Bakanı söyledi.
İdari ve savcılık soruşturmaları sürüyormuş. Yakında TSK’da yeni tutuklamalar ve Balyoz benzeri bir sürecin olmayacağı söylenemez. Ancak Balyoz süreci sonunda “Cemaat kumpası” dendiğine ve davalar asılsız çıktığına göre bu yeni soruşturmalar ne kadar güven verici olur o da bilinemez.
Sonuç şu ki demokrasinin can damarı yargı ve hukuk zedelendi mi, “adalete güven” bir daha hiç kolay kurulamayacaktır!