Dün CHP Milletvekili ve gazeteci Enis Berberoğlu hakkında “MİT TIR’larının durdurulması” ile ilişkin davada Berberoğlu’na 25 yıl hapis cezası verildi.
Enis Berberoğlu ile ilgili iddianamede “MİT TIR’larının 1 Ocak 2014 ve 19 Ocak 2014 tarihlerinde durdurulduğu ve devlet sırrı kapsamında olduğu için yayın yasağı konmasına rağmen görüntülerin o dönemde Cumhuriyet gazetesi Genel Yayın Yönetmeni olan Can Dündar’a Enis Berberoğlu tarafından verildiği” iddiası yer alıyor.
Dosyada Berberoğlu’na bu nedenle “devlet sırrını siyasi ve askeri casusluk maksadıyla açıklamak” suçu yanında “FETÖ’ye üye olmak veya yardımcı olmak” suçu da yükleniyor.
Fetö’yle ilgisi ne?
Oysa sonradan “İçinde Suriye’deki Türkmenlere gönderilen silahlar” olduğu birçok kez söylenen bir TIR’ın aranmasını haber yapan gazetecilerle “FETÖ arasında ilişki kurmak” hiç inandırıcı görünmüyor.
Haberin hemen arkasından sosyal medyada en çok yer alan tepki “Damatların ikametgahı belli olduğu için serbest bırakıldılar, Milletvekili Enis Berberoğlu’nun ikametgahı belli değil mi” sorusuydu.
Bunun arkasından “AKP Genel Başkan Yardımcısı Tuğrul Türkeş’in (henüz MHP’de iken) televizyonda yapmış olduğu bir konuşma” geliyordu.
Bu konuşmada Türkeş yeminler ederek “Vallahi, billahi o silahlar Türkmenler’e gitmiyor” demekteydi ki bu durumda; Berberoğlu hapis cezası alırken Türkeş’e dokunulmaması arasındaki çelişki çok tepki topladı.
Tabii dokunulmazlıkların kaldırılması konusunda CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun verdiği destek de bunlar arasında…
Yanlış olan neydi?
Milletvekili dokunulmazlıklarının kaldırılması 2016 yılında Ak Parti tarafından gündeme getirildiğinde CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu televizyona çıkmış ve “Biz de Evet diyeceğiz. Başkanlık sistemi için ise Hayır oyu kullanacağız” demişti.
Hatta “Beni de alacaklardır ama alsınlar” derken CHP’li Bülent Tezcan “Anayasa’ya aykırı ama yine de Evet diyeceğiz” diyordu.
Hukukçu milletvekilleri ve diğer hukukçular (örneğin Ersan Şen birçok kez) Kılıçdaroğlu’nu uyarmaya, Türkiye gibi “yargı bağımsızlığı konusunda ciddi sorunları olan” bir ülkede bunun büyük risk olabileceğini anlatmaya çalıştılar ama o dinlemedi.
20 Mayıs 2016’da Meclis’te 376 oyla kabul edilen Anayasa değişikliği ile dokunulmazlıklar kaldırıldı.
Başlangıçta bu değişikliğin asıl nedeni “PKK terörüne destek olan HDP milletvekillerine yargı yolunu açmak” gibi görünse de kararlar emsal olduğu için, Meclis’te “gerekli çoğunluk” sağlandığında artık herhangi bir milletvekilinin kolayca “terörle veya devletle ilgili başka bir suçla ilişkilendirilerek tutuklanması” mümkün olacaktır.
Yapılması gereken, toptancılık yerine “sadece PKK terörü veya başka bir terörle ilişkisi net şekilde kanıtlanmış” milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılması, böyle bir Anayasa değişikliğinin risklerinin uzun uzun tartışılmasıydı.
Kılıçdaroğlu sanıyorum -diğerlerinin yanında- bu hatasını da şimdi uzun uzun düşünmek zorundadır.