Selahattin Demirtaş’ın verdiği mesajlarla gerçekler birbirini tutuyor mu? Bu soruya verilecek cevapta da yeni soru işaretleri var.
Konuşmalarına baktığınızda son derece demokrat, terörle savaşla silahla hiç ilgisi olmayan bir lider görülüyor. Kırşehir konuşmasında; Türkiye’nin bütün kimliklerine karşı sorumluluk duyduklarını söylüyor “Dilimizle, kimliğimizle bu ülkenin onurlu vatandaşları olacağız. Ama önce hep birlikte kardeş olacağız. Bütün Türkiye’ye barış elini uzatmış bir partiyiz. Parlamentoda olmamız ülkede kardeşliğin, birliğin teminatıdır” diyordu.
Çirkin, iftiracı seçim provokasyonlarına cevap vermeyeceklerini söylüyordu. Peki terörle, silahlı eylemlerle ilişkisini kesmeye yanaşmayan bir partinin kardeşlik söylemlerine inanmak kolay mıdır?
İsterse önlüyor
Demirtaş, Dolmabahçe’de Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan ile HDP’li Sırrı Süreyya Önder’in “PKK’yı silah bırakma kongresi toplamaya çağıran” toplantısından önce “Hükümet olayı yanlış yansıtıyor, Öcalan silah bırakmaktan söz etmedi” diyordu.
Kobani’de IŞİD-PYD-PKK savaşı sırasında da bu kadar barışçıl bir görüntü sergilemedi, ancak seçim sürecine girdikten sonra tamamen farklı bir söyleme geçti.
Bu süreç içinde bir ara “HDP ile PKK arasında bir bağ olmadığı”ndan bile söz etti. Ağrı’da güvenlik güçlerine yapılan PKK saldırısından sonra ise “Bir ihbar olduğunda Hükümet haber verip bizden yardım isterse, olayı önlüyoruz, daha önce oldu” demesi bununla çelişki içindeydi.
İsim HDP olduğunda terör örgütüyle aradaki bağ tümüyle koptuysa nasıl oluyor da terör olaylarını önleyebiliyorlar?
Güvence nedir?
HDP veya BDP, bu iki partinin isimleri farklı olsa da aynı merkeze bağlı, Öcalan’ın talimatıyla hareket eden partiler ve Kandil’le Öcalan arasındaki diyalog trafiğini sağladıkları da biliniyor.
Seçim sürecinde tek değişen HDP değil tabii… Cumhurbaşkanı Erdoğan da yıllar süren açılımdan ve çözüm sürecinden sonra birden “Artık Kürt sorunu yoktur, Kürt sorunu var demek ayırımcılıktır” deyince Kandil fırsat bulmuş gibi atladı; “Biz de kongreyi toplamıyoruz”!
Kısacası seçim söz konusu değilken görüşmeleri uyumla sürdürüyor görünen Hükümet ve HDP, HDP-Öcalan ve Kandil tamamen başa dönmüş durumda görünüyorlar. Bunların seçim taktiği olup olmadığını bilemeyiz.
Bilinen odur ki; Hükümet “tek bayrak, tek millet, tek devlet” diyorsa, HDP devamlı “kardeşçe yaklaşım”dan söz ediyorsa seçim sonrası oluşacak tabloda tekrar terör ve silahın söz konusu olmayacağının da teminatı halka verilmelidir.
Anayasa’da yapılacak değişiklikler net olarak açıklanmadır.
Son günlerde HDP mitinglerinde ve seçim bürosu açılışlarında çıktığı görülen olaylar ancak böyle önlenebilir.
Birbirlerine “kandırmaca yapıyorlar” suçlamalarıyla seçime kadar olan zamanda “oyalamaca” yapmanın sağlayacağı kazanç “vereceği zarardan” fazla değildir!