Ortada çok bilinmeyenli bir denklem var, her kafadan ayrı bir ses çıkıyor. Yapılan açıklamalara bakan halkın “gerçeğin hangisi olduğunu” anlama şansı yok.
Çalışma Bakanı Faruk Çelik dün NTV’nin sorularını cevaplamış ve “Cumhurbaşkanı 1 Kasım’da Türkiye tekrar seçim yaşayacak dedi. CHP Liderine hükümeti kurma görevi vermediğini bir kez daha açıkladı, siz ne diyorsunuz” sorusuna uzun bir açıklama yapmış.
Öncelikle Cumhurbaşkanı’nın takdir yetkisini kullanırken “oluşmayacak bir hükümet için formalite gereği işlemlere ihtiyaç duymamış olabileceğini, Cumhurbaşkanı’nın CHP-MHP ve HDP koalisyonunu mümkün görmediği için takdirini böyle kullandığını” söylüyor.
4 şart kabulse…
MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural’ın “Biz 4 şartı gösterip kapatmadık, AKP 4 şartı kabul etmedi” sözleri ve Sayın Başbakan’ın, Bahçeli ile görüşmesinde çantasından protokolü çıkarıp “bakan dağılımını gösterdiğine” yönelik mesaj verdiği sorusuna ise:
“MHP koalisyon kurmak istemediği için uzlaşma olmadı. 4 madde ortada, Ak Parti’nin 4 maddeyle ilgili sorunu yoktur, bu şartlar koalisyon kurulmasına engel değil ” cevabını veriyor.
Sadece bu açıklamalara baktığınızda hemen; demek ki MHP’nin 4 şartı kabul edilerek bir AKP-MHP koalisyonu mümkündü , o zaman neden gerçekleşmedi sorusu akla geliyor.
Partilerin anlaşması mümkünse ve bunu denememişlerse birbirlerini suçlamak veya “seçim hükümeti” baskısı yapmak milli irade tarafından nasıl değerlendirilecektir?
“Davutoğlu kuracaktı”
MHP’li Koray Aydın “Kanın durmasını isteyen herkes MHP’nin şartlarını kabul edebilir. Türkiye Saray’ın verdiği kararla seçime gidiyor” dediği konuşmasında şunları söyledi; “Hükümet kurma yetkisi vermeyi Saray’ın yolu mu tayin ediyor?... Görev verirsem koalisyonu sağlarlar, erken seçim hayalim suya düşer diye düşünüyor sanırım. Bence Davutoğlu’na kalsa Kılıçdaroğlu ile koalisyon kuracaktı ”
CHP kulislerinden gelen haberlere göre Davutoğlu’nun AKP-CHP koalisyonuna sıcak baktığı fakat son anda Cumhurbaşkanı’nın “Koalisyon kurulmazsa intihar mı edecek” şeklindeki sözlerinin baskısıyla vazgeçtiği kanısı orada da yaygın.
Şimdi durup düşünelim; tabloya göre “tüm koalisyon seçenekleri sıfır şans kalacak şekilde tükendi” demek mümkün değil. MHP de, CHP de “bir koalisyon ümidi vardı ama önü tıkandı” görüşünde.
Bakan Çelik de “MHP’nin 4 şartı engel değildi” diyor. MHP “4 şartımız kabul edilirse koalisyona varız” demişti zaten. Bu durumda “erken seçim şartları” oluşmuş sayılır mı?
Kararı meclis alır mı?
Başbakan Davutoğlu erken seçim kararını Cumhurbaşkanı yerine Meclis’in alması ve seçim hükümeti kurulması konusunda çağrı yaptı.
Diğer partiler “seçeneklerin kullanılmadığını hatta yetki gaspı yapıldığını” söylerken bu nasıl mümkün olur, “seçim ısrarı yapanlar sorumluluğu da alsınlar” derler mi bunu bilmiyoruz.
Bildiğimiz; halkın ne olup bittiğini anlamasına fırsat verilmesi gerektiğidir!
Yazarımız Güngör Mengi’nin dünkü köşe yazısının son paragrafı teknik bir hatadan dolayı yanlış yayınlanmıştır. Yazının aslı yandadır.
Düzeltir, özür dileriz.
Savaş değil, terör!
İyi düşünülünce tablo, Türkiye’de olanların siyasi hatalardan kaynaklandığını, Bahçeli’nin dediği gibi “iç savaş” değil, terör ve kaos ortamıyla Güneydoğu’da Suriye’ye benzer bir yapı oluşturulma çabasından söz etmek gerektiğini gösteriyor.
Çelişkili siyaset ve zaman kaybı çok can kaybına ve geleceğimize mal olabilir!