FETÖ örgütünün “devletin birçok kurumuna” bir virüs gibi sızdığı ve bunu görmesi gereken birçok kişinin zamanında “anlamadığı” ya da “ihtimal vermediği” gibi açıklamalar yapılıyor.
15 Temmuz darbe girişiminin daha erken bastırılması mümkünken bunun olamamasının da “istihbarat eksikliği”nden kaynaklandığı söylendi ama bu eksikliğin sorumluları yerlerinde kaldı.
Kısacası en önemli olaylarda mazeretimiz hep bir takım eksiklikler veya aldatılmalar oluyor. Oysa bu “eksiklik ve yanılmalar”ın acısını çekenler için durumun açıklaması herhalde o kadar basit değil.
Genelkurmay Eski Başkanı Emekli Orgeneral İlker Başbuğ 5 Ağustos 2013’te “Hükümeti yıkmaya teşebbüs ve terör örgütü yöneticiliği” gibi akıl almaz bir suçlamayla ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkum edilmişti.
Bu tarihin yıldönümü olan 5 Ağustos 2016 Cuma günü Twitter’da:
“2013’te Türk milleti adına yargılama yaptığını utanmadan söyleyen bir ‘Cemaat mahkemesi’ TSK’ne iki yıl komuta eden bir komutana müebbet hapis cezası verdi…
Mahkeme Başkanı, üyeleri ve savcısı şimdi cezaevinde. Yaptıklarının hesabını verecekler”diye yazdı.
Daha önce söylenmişti
Enteresandır, bu davalarda kumpasla hapsedilen birçok kişi o günlerde “Bize bu tuzakları kuranlar bir gün bizim yerimizde oturup yargılanacaklar” demişti.
İlker Başbuğ’la aynı tarihte yine Ergenekon davasından “ağırlaştırılmış müebbet hapse” mahkum edilen, bitmek bilmez “ıslak imza” ve “İrtica ile Mücadele Eylem Planı” iddialarının mağduru Dursun Çiçek için de adalet yerini buldu.
Bu kumpasların tek mağduru haksız yere cezaevine atılanlar değildi, işlerini doğru yaptıkları halde görevden uzaklaştırılan adeta sürgüne tabi tutulan yargı mensupları da vardı.
Mesela; Ergenekon davasına baktığı dönemde “sanıkların tahliyesi yönünde oy kullanan” İstanbul 13’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nin o dönem başkanı Emekli Hakim Köksal Şengün.
Her şey kurgu…
Kısa süre sonra mahkeme başkanlığı görevinden alınmış, HSYK kararıyla Bolu’ya ‘düz hakim’ olarak atanmış, oradan da Düzce’ye tayin edilince emekliye ayrılmıştı.
Ergenekon davası için “Biz tamamen kurgulanmış belgelerle insanları yargıladık. O belgeler boştu. Bu olayların üzüntüsü beni kanser etti” dedi.
Bu kadar dehşet verici kurguları duydukça ve o günlerde bu iddialara verilen siyasi destekler akla gelince insan “Nasıl olur da FETÖ’nün bu boyuttaki çağdışı faaliyetleri, hukuk katliamları hiç değilse iktidarın hukukçu milletvekilleri, bakanları tarafından fark edilmez” diye düşünüyor.
Özellikle de polisin, ordunun, eğitim sisteminin içindeki FETÖ’cüler defalarca köşe yazılarında, kitaplarda dile getirilmişken…
Dürüst subaylar; Fethullah Gülen’i ABD’de ziyaret eden, Cemaat üyesi olan albayların amiral yapıldığını anlatmışken…
Balyoz ve Ergenekon sürecini unutmamak, bundan sonra benzer haksızlıkların, kumpasların yaşanmaması açısından çok önemlidir.
Hâlâ tek tutuklu olarak cezaevinde bulunan Murat Eren de en kısa zamanda tahliye edilmelidir.