Cumhurbaşkanı Erdoğan dün “Parlamentoya idamla ilgili karar taslağı gelecek… Sayın Bahçeli Evet diyor. Kemal Kılıçdaroğlu da destekleyeceğini söylemişti. Desteklemezse bir referandum da onun için yaparız” dedi.
Cumhurbaşkanı daha önce “16 Nisan’dan sonra sürprizlerle karşılaşılabileceğini” söylemişti. Aslında şeffaf siyasette “bu sürprizlerin neler olduğunu” seçmenin sandığa gitmeden önce öğrenmesi gerekirdi.
Cumhurbaşkanı kararnamelerinin kanun yerine geçebileceği bir sistemde her gün yeni sürprizlerle karşılaşmak mümkündür. Ancak burada ilk sürprizlerin “idam cezasının geri gelmesi ve AB ile ilişkileri koparmak” olabileceği konuşmalardan anlaşılıyor.
Birinci sorun, arka arkaya referandum ve seçim süreçleri, bunun yanında terör olayları yaşayan bir ülkede çok önemli diğer sorunların ister istemez ikinci plana atılmasıdır.
Millet ne diyorsa…
Örneğin son bir-iki yıl içinde Türkiye’nin iç siyasetle, başkanlık sistemi tartışmaları ve referandum çekişmeleriyle kaybettiği zaman içinde Suriye ve Irak’ta Türkiye’nin aleyhine gelişmeler oldu.
Her iki ülkede ABD, Rusya, Suriye rejimi ve diğer ülkelerin desteğiyle “Büyük Kürdistan” için hazırlanmış planlar ilerledi, güçlendi.
Türkiye’nin turizmi, ekonomisi diğer ülkelerle yaşadığımız sorunlar yüzünden olumsuz etkilendi.
Her seçim ve referandum süreci o ülke için zaman ve para kaybıdır.
Ayrıca, madem ki “daha güçlü bir Meclis” olacağı söylenmektedir, halkın kendisini temsil etmek üzere seçtiği Meclis’i bypass ederek “idam veya AB konularında” referandum yapmak da yine hem çelişki olacak, hem de siyaseten doğru olmayacaktır.
Değişiklikler nedir?
Referanduma 4 gün kaldı hala kampanya konuşmalarında “Millet ne derse o olacak. Bürokrasinin ayak oyunları bitecek” deniyor.
Hala bir yandan “Halkın her seçimine saygı duyulduğu” söylenirken aynı anda Hayır oyu verecek vatandaşlarla “Kandil, Öcalan ve FETÖ arasında ilişki kuran” konuşmalar yapılıyor.
Kararları verebilecek güçte bir Millet Meclisi’nin olması “millet ne isterse o olacak” demektir.
Bürokrasi ve tüm kurumlar Hükümet’e bağlı olduğuna göre “hangi ayak oyunları”ndan söz edilmektedir?
Bunun yanında… Millet ne derse o olacak sözü samimi ise milletin “vereceği oya göre terör gruplarıyla ilişki kurmak” haksızlıktır ve çelişkidir.
Torba halinde sunulan 18 maddenin bazılarına itirazı olmayan ama bazılarını ülke için sakıncalı bulan seçmen mecburen istediği ve istemediği maddeleri karmakarışık şekilde oylamak zorunda kalacaktır.
Bir de bunun üstüne, her fırsatta “yapılacak değişiklikler ve ne gibi sonuçlar yaratabileceği” açıklanmalıyken, anketçiler “halkın yüzde 80-90’ı değişiklik maddelerinden habersiz” derken hala “seçime gidiliyormuş gibi” havalimanları, hızlı trenler gibi konuların öne çıkması maalesef seçmeni bilgilendirmekten uzak kalıyor.
Mesele devamlı referandum yapmak değil, adil ve demokratik şartları her konuda sağlayabilmek olmalıdır.