Dün Bakanlar Kurulu’nda yapılan değişiklikler gündemin baş konusuydu. Beş bakan değişti, Adalet eski Bakanı Bekir Bozdağ gibi bazıları Başbakan Yardımcısı oldu, 15 bakan ise yerinde kaldı.
Kabine değişikliği haberlerinde en çok üzerinde durulan konulardan biri “kabineye 2’inci bir kadın bakanın girmesi” idi.
Dr. İmren Aykut’tan 36 yıl sonra “bir kadının çalışma bakanı olması” haberlerde neredeyse bir şaşkınlıkla yer aldı, çünkü kabinelerde ne yazık ki “Aile ve Kadın bakanları” dışında başka bir kadın bakana nadiren yer veriliyor.
Bu arada 21 yıl önce İçişleri Bakanlığı gibi en önemli bakanlıklardan birini yapmış olan Meral Akşener’in de unutulmaması lazım, ancak o da “bir kadın başbakan” döneminde mümkün olmuştu.
Yeni Bakanlar Kurulu hayırlı olsun diyor ve bir başka konuya dönüyoruz.
AK Parti anketi
AKP’nin kendi seçmenleri arasında yaptığı ankette “Adalete güvensizlik % 50, Adalet Yürüyüşü’ne destek % 35” çıkmış.
AKP’nin genç seçmenlerinin sadece “yüzde 35’i Referandumda Evet oyu” vermişler. Parti yönetimi bu oranı düşük bulmuş.
Marmara-Ege-Akdeniz bölgelerinde Ak Parti seçmeninin yüzde 10-12’si “Hayır” oyu kullanmış, diğer bölgelerde bu oran daha düşük.
Adalet Yürüyüşü’ne genel olarak “toplumsal destek yüzde 35” çıkmış ki (karşı çıkanlar yüzde 40 imiş) bu oranın CHP oylarından yüzde 10 fazla olması da AKP yönetiminin üzerinde durduğu konulardan biri.
Aynı ankette vatandaşlar “Adalet Yürüyüşü ile Gezi gösterileri” arasında ilişki kurmuyor, gösteri hakkının kullanımını ise “normal” buluyor.
Adalet ve temel haklar
Bu anketin sonucu aslında son derece nettir ve Ak Parti için de en azından “yol gösterici” olmalıdır.
Ortada her 3 AKP seçmeninden 2’sinin Adalet Yürüyüşü’ne destek verdiği, Adalete güvensizliğin yüzde 50 çıktığı bir anket varsa bu ülkede yargı ve siyaset konusunda ciddi bir sorunun kabul edilmesi ve acil çözüm aranması gerekir.
AKP’li gençlerin referandumda yalnızca yüzde 35’i “Evet” demişse, daha eğitimli kesimlerin bulunduğu bölgelerde “yüzde 12’ye varan Hayır oyu” çıkmışsa “başkanlık sistemi ile güçler ayrılığının ortadan kalkması”, yargının “tek kişi ve onun partisi tarafından seçilen bir HSK ile tümüyle taraflı hale gelmesi” ülke için AKP tabanı tarafından da güvenli bulunmuyor demektir.
Adalet Yürüyüşü’ne toplumsal destek “CHP oy oranından yüzde 10 fazla” ise bu; yürüyüşün partiyle, siyasetle değil “adalet sorunu” ile alakalı olmasındandır ancak hükümet için de bir uyarıdır.
Adalet Yürüyüşü sırasında TV’lerden yapılan konuşmalarda “Gezi gösterileriyle arada bir ilişki kurulmaya çalışıldı”, oysa Gezi “doğanın yok edilmesine, tek park bırakılmamasına tepki” olarak başlamıştı, bu yürüyüşün ise “son dönemde verilen yargı kararındaki adaletsizlik, OHAL’in devamı ve baskılar” gibi nedenleri vardı.
Gezi sürecini her tepki gösterisinde gündeme getirmenin yanlışlığı da görülüyor.
Bu anketi doğru okumanın ülke yararına olduğuna inanıyorum.