Geçiş dönemi ve gelişmeler!

Başbakan Davutoğlu hükümetinden sonra, yapılacak kurultay sonunda kurulacak olan 65’inci hükümetle birlikte Türkiye için bir “geçiş dönemi modeli” uygulanacakmış.

Habere göre; iki ayda bir yerine ayda bir kez “bakanlar kurulu Beştepe’de toplanacak” ve bunun dışında ayda iki kez daha Kurul’a başkanlık edecek deniyor.

Atama yetkilerinin de “Başbakan’dan alındığı” düşünülürse ve o dönemde yapılamayan “valiler, emniyet müdürleri, il müftüleri, müsteşar atamaları”nın bundan sonra kısa sürede yapılacağı bilgisi göz önüne alınırsa başbakan yetkilerine Cumhurbaşkanı’nın sahip olacağı görülür.

Yani “başkanlık sistemi” referandum veya Meclis kararı beklenmeden fiilen başlatılmış olacak.

Hukukçular ne diyor?

Konu tamamen hukukla, mevcut parlamenter sistemin değişmesiyle ilgili olduğu için “bu gelişmenin hukuken ne anlama geleceğini” anayasa hukukçularıyla konuşma gereği duydum.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın baştan beri “siyasi, partili bir cumhurbaşkanı olacağı”nı anlatan konuşmalarından başlayarak şunları anlattılar.

Haberin Devamı

- 2007 referandumunda anayasa “cumhurbaşkanını halkın seçmesi” yönünde değiştirildi.

- Bununla birlikte o anayasa değişikliği “cumhurbaşkanı yetkilerinde bir değişiklik” yapmadı.

- Yani; Mevcut Anayasa’ya göre Cumhurbaşkanı Sezer ve ya Gül’ün kullandığı yetkilerle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yetkileri aynıdır.

- Buna aykırı bir gelişme “anayasasızlaştırma” eylemi olacaktır.

Kurul’a başkanlık

-Cumhurbaşkanları ancak olağanüstü dönemlerde, OHAL ilan edilecek veya bu yönde kararname çıkarılacaksa devreye girebilir. Örneğin Sezer ve Gül Kurul’a başkanlık etmemişlerdi.

- Anayasa’ya göre Bakanlar Kurulu ve Başbakan icra makamıdır, bu nedenle parlamentoya karşı sorumludur. Anayasa “siyaset oluşturma yetkisini bakanlar kuruluna vermiştir, cumhurbaşkanları siyasi aktör değildir”.

- Eğer yeni hükümetle birlikte fiilen bir başkanlık sistemi uygulaması yapılacaksa bu net şekilde “Anayasa’nın tamamen devre dışı bırakılması” demektir diyorlar.

Rafa kaldırılıyor!

Hukukçular, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın halk oyuyla seçilmesinden sonra “Parlamentoyu bekleme odasına aldık” sözünü hatırlatarak bunun “Anayasa’nın bazı hükümlerini dondurduk” demek olduğunu, “Geçiş dönemi modeli” ile “Parlamentonun yanında Anayasa’nın rafa kaldırılmış olacağını” vurguluyorlar.

Haberin Devamı

Yeni hükümet kurulduktan sonra atılacak adımların “hukuk devleti” ilkesine uygun olması için mutlaka anayasa hukukçularının görüşleri şimdiden alınmalıdır.

“Anayasal karşılığı olmayan, hukuk dışı sayılacak” iddiaları çıkıp televizyonlardan kendi kafalarına göre yorumlayan gazeteciler, siyasetçiler iktidar partisini yanlış yönlendirme veya halkta yanlış algılar yaratma hatasına düşüyorlar.

Aynı hata “MHP kongresi konusunda mahkemenin verdiği kararı ilçe mahkemeleriyle değiştirme” çabalarında veya Can Dündar-Erdem Gül için Anayasa Mahkemesi’nin “yaptıkları gazeteciliktir” kararını hiçe sayan mahkeme kararında göze çarpıyor.

Mahkeme kararları ve hukuk itibarsızlaştırılacaksa “yeni bir anayasa” neyi değiştirebilir ki?

DİĞER YENİ YAZILAR