Halka ne zaman “Meclisimiz demokrasi için çalışıyor” dedirtmek gerekse gündeme derhal “Yeni Anayasa” sürülüyor.
Hafta başında bu tiyatro tekrarlandı.
Organizasyon aksaksızdı.
Rol alanları da -ne diyeceklerini bilen- konuşmacılardı.
İktidar partisinin Meclis Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu, bir kaç ay önceki mevzisinden milim şaşmış görünmüyordu.
Prof. Kuzu, Türkiye’yi kurtaracak sistemin başkanlık rejimi olacağı tekrarladı.
Yargıtay Başkanı Ali Alkan, Yargıtay Yasası’nda yapılan son değişiklik ve uygulamanın ise Yargıtay’ın kurumsal bağımsızlığını ortadan kaldırdığını savundu.
Doğuracağı sakıncaları uzun boylu düşünmeden, gördüğü, inandığı sıkıntıları açıkça ortaya koydu:
“Yargı bağımsızlığının hem şekil hem öz olarak sağlanması gerekir. Öte yandan hakim ve savcılar kararlarını baskı altında kalmadan tam bir rahatlıkla vermeleri gerekir. Bir yıl içinde iki-üç defa görev yeri değişen bir hakimin kendisini güvende hissetmesi mümkün değildir.”
Bir cesur tesbit daha geldi:
“Yüksek mahkemenin faaliyetleri, idari bir kurulun faaliyetlerine bağlı hale getirilmiştir. Bu husus yeni anayasada mutlaka yargı bağımsızlığı esasına göre düzenlenmelidir.”
Adalet Bakanı Bozdağ işte tam bu eleştiri seslendirilirken yerinden kalktı ve toplantıyıerk etti.
Yasalardan zarar gören vatandaş örneklerine Türkiye’de çok sık rastlanıyor.
Bireysel başvuru hakkı bu mecburiyetten doğmadı mı?
Sorumlu tabii ki yine siyasetçidir. Bizim siyaset erbabı ne kadar çok yasa çıkarırsa o kadar verimli çalıştığını düşünüyor. Yanlış..
Çünkü çağdaş demokrasilerde, çıkan kanunun sayısı ile değil kalitesi ile yapılıyor bu ölçümler.
Hatayı asgari seviyeye indirmek için de ülkenin hukuk fakülteleri, baroları ve tanınmış sivil örgütleri çabalara ortak oluyorlar.
Eskiden bu gelenek vardı.
Hayata yeniden kazandırmak niçin mümkün olmasın?
LAİKLİĞİ HALK KORUR
Ne garip çelişki?.. Katliama uğramış bir siyasi hiciv dergisi..
Bitmiyor çelişki.
Derginin yayın yönetmeni Gerard Biard yaptığı açıklamada, derginin Türkçe baskısının önemli olduğunu belirterek “Çünkü” demiş “Türkiye’de anayasal laiklik saldırı altında!”
Türkiye katliam sonrası toplantılarda bile bir tehlikeye hedef olmamış, temsil görevi yapanlar şüphe uyandırmamıştır.
Korku ve nefret uyandırma çabaları işe yaramamıştır.
Dileriz karıştırıcılar güzel yurdumuzla oynamazlar!