Genelkurmay Başkanı Akar, MİT Müsteşarı Fidan ve Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın ABD’de askeri konuları görüşürken ABD Başkanı Trump “PYD-PKK’ya ağır silahlar verilmesi” kararını imzaladı.
Rus haber ajansı Sputnik ise “ABD’nin PKK-PYD’ye “ağır otomatik silahlar, havan mermileri, doçka ağır makineli tüfekler, zırhlı araçlar, tanklar vereceğini” açıkladı.
Daha Trump’ın kararı imzaladığı duyulur duyulmaz önce sosyal medyada büyük bir tepki ortaya çıktı, bu tepkilerde “Erdoğan’ın ABD’ye yapacağı seyahati iptal etmesi” talepleri vardı.
Dün CHP de “ABD’nin silah verme kararının, üstelik bunun Rakka operasyonu çerçevesinde yapılmasının kabul edilemez olduğunu, Cumhurbaşkanı’nın ABD ziyaretini ertelemesi gerektiğini” belirtti.
Benzer bir tepki MHP Genel Sekreterinden geldi; “Bu karar Türkiye’ye karşı açık bir tehdit ve düşmanlık gösterisidir. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ziyareti beklenmeden kararın alınmış olması Türkiye ile dalga geçmek anlamına gelir” dedi.
Çelişkili ABD siyaseti
Aynı sıralarda ABD Savunma Bakanı her zamanki ifadelerle “Türkiye ile güney sınırının güvenliği için yakın iş birliğine gittiklerini” söylüyor, YPG’ye verilen silahlar sorulduğunda “endişeleri gidermeye çalışacağız” diyerek geçiştiriyor.
Aslına bakarsanız bu karar ABD’nin PKK ile birlikte hareket eden PYD’ye ilk yardımı değil elbette.
Doğu’da Kobani ve Cezire’den başlayarak, batıda Hatay’ın bitişiğindeki Afrin’e kadar aldıkları birçok şehir ve ilçede ABD’nin açık hava desteği, silah ve eğitim desteği var.
Daha önce de zırhlı araçlar ve uçaksavar silahlar verdiklerini PKK’nın kendisi, fotoğraflarla açıklamıştı.
Kobani’de “IŞİD Kürtleri bombalıyor” haberleri eşliğinde IKBY peşmergeleri Türkiye üzerinden Kobani’ye girerken bile aralarında ABD askerleri vardı.
PYD’nin içindeki ABD’li askerler “PYD ile PKK farklı değil, her yerde Öcalan afişleri var” diyorlardı.
Bu olaylar olurken DEAŞ taşeron bir örgüt gibi faaliyet gösterdi, aldığı kentleri savaşmadan PYD’ye bıraktı.
Suriye planı
ABD, El Bab, Cearblus gibi kentleri alan TSK’nın Menbiç’e ilerlemesine, Rakka operasyonu için bölgede bulunmasına “zırhlı araçları ve birlikleriyle yolu keserek” engel oldu.
“DEAŞ’a karşı en büyük müttefikimiz” dediği PYD-PKK’yı korumak, o bölgelerden çekilmelerini engellemek için Türkiye’nin karşısına dikildi.
Türkiye’nin Rakka operasyonuna katılmasını “petrol zengini bölge PYD’ye geçsin” diye istemeyen ABD şimdi onlara ağır silah yağdırıyor, Türkiye Suriye’ye geçmesin diye sınıra zırhlılar diziyor.
Bu durumda Cumhurbaşkanı Erdoğan ABD’ye gittiğinde, acaba Trump nasıl bir teklifle masaya gelebilir?
“Biz Suriye ve Irak’ta özerk Kürdistan bölgeleri için destek veriyoruz, Irak’ta Kerkük’ü bile ele geçirdiler, siz de ‘illere özerklik’ verin” mi diyecek?
Birçok kez yazdım, Barzani’nin “PKK’ya karşı” görünmesi de aynı politikanın parçasıdır.
Cumhurbaşkanı’nın ABD ziyareti gerçekten de tekrar gözden geçirilmelidir.