Din terörü, FETÖ ve Trump!

Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ABD Başkanı Trump’ın Cuma akşamı bir telefon görüşmesi yaptıkları açıklandı.

Bu görüşmede Suriye krizi, bölgesel konular, Soçi zirvesi ve iki ülkenin ortak konuları ele alınmış.

Türkiye-ABD ilişkilerinin güçlendirilmesinin önemi, DEAŞ, PKK, FETÖ ve diğer terör örgütlerine karşı birlikte mücadele konusunda anlaşmaya varılmış.

Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu ise Trump’ın “bundan sonra YPG’ye silah verilmemesi” konusunda net şekilde talimat verdiğini, ‘aslında bu saçmalığa daha önce son verilmeliydi’ dediğini” açıkladı.

Trump’ın bu karar değişikliğinde, Türkiye’nin ABD’ye karşı Rusya ve İran’la iyice yakınlaştığı görüntüsü veren Soçi zirvesi mi etkili oldu bilmiyoruz ancak Trump’ın sözlerinin artık hiç inandırıcı olmadığı şüphesiz.

Verilen söz nedir?

Suriye krizi diyoruz, ABD “Suriye iç savaşı başladığında” Esad muhaliflerine destek vereceğini, ÖSO’yu eğitip donatıp destekleyeceğini söylemişti, bu sözü tutmadı, sadece PYD-PKK’yı destekledi.

Asıl krizi 3.5 milyondan fazla mülteci almak zorunda kalarak, Suriye sınırı boyunca Hatay’ın bitişiğine kadar devam eden PKK koridoruyla Türkiye yaşadı ve yaşayacak.

Haberin Devamı

“DEAŞ’ın çıkışı gibi kayboluşu da muamma” sözleriyle Cumhurbaşkanı Erdoğan daha 3 gün önce DEAŞ’ın ABD ile bağlantısını vurgulamış “DEAŞ’ın temizlendiği söylenmesine rağmen hala silah göndermeye devam ediyorlar, bu silahlanmayı hangi ülkeye karşı yapıyorsunuz” diye sormuştu.

FETÖ deseniz, bunca zamandır ısrarla yapılan taleplere rağmen Gülen’i Türkiye’ye iade etmiyorlar. Peki Trump hangi konuda söz vermiş oluyor?

“Bundan sonra YPG’ye silah verilmemesi” ile ilgili sözler daha da tuhaf.

ABD’den YPG’ye aylardır binlerce TIR dolusu ağır silah, zırhlı araç gönderildi, artık ihtiyaçları kalmadı, “YPG’nin içindeki ABD askerleri” de biliniyor.

Türkiye ve ABD’nin karşı karşıya gelmek yerine dostça ilişki içinde olması diplomasi açısından iyidir ama bu ilişki açık şekilde tek tarafın aleyhine yürüyorsa bir şeyler yapılmalıdır.

Ders almayan ülkeler…

Cuma günü Mısır’da bir camide dua edip namaz kılan insanlara silah ve bombalı saldırı yapıldı, 235 kişi hayatını kaybetti. Başbakan Binali Yıldırım tepkisini “Bu mudur İslamiyet, bu mudur Müslümanlık” sözleriyle belirttiği olayla aynı gün Londra metrosunda terör paniği yaşandı, metro kapatıldı.

Haberin Devamı

Bu haberi de duyunca insanın aklına ilk olarak “DEAŞ veya El Kaide gibi radikal İslamcı bir terör örgütünün eylemi” olması geliyor.

Ortadoğu’da ya da dünyanın başka köşelerinde Müslümanların hiç bitmeyen savaşları, mezhep kavgaları “dinin siyasete karıştırılmasının” nelere mal olacağını insanlara göstermiştir.

Biz ise “laikliğin; din ve devlet işlerinin karıştırılmamasının, cemaat ve tarikatların devlete sızmasına izin verilmemesinin” önemini 15 Temmuz FETÖ darbe girişiminde çok net gördük.

Bunu anlamış olmak, bundan sonrası için ders sayılmalıdır. Tarih, zamanında ders almayan ülkelerde “tekerrürden ibaret”tir, unutmayalım!

DİĞER YENİ YAZILAR