CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, CHP Milletvekili Enis Berberoğlu’nun tutuklanmasının ardından dün Ankara’dan İstanbul’a
“Adalet Yürüyüşü” başlattı.
Güven Park’ta, yürüyüşten önce yaptığı konuşmada “Adalet olmayan bir ülkede yaşamak istemiyoruz. Bıçak kemiğe dayandı artık” diyen Kılıçdaroğlu’nun yürüyüşüne büyük kalabalıkların katıldığı görülüyor.
Hukuk dışı yargı kararları sabırları taşıracak düzeye geldi ama “tüm liderlerin halkı sokağa çağırmaktan vazgeçmesi gerektiği” de düşünülmüyor değil.
Türkiye, yargının hukuk kurallarına uymadığı, FETÖ’cü savcı ve hakimlerin sahte belge ve tanıklarla yüzlerce insanın özgürlüğünü elinden aldığı, bazılarının hastalanarak ölmesine neden olduğu korkunç bir süreci yaşamıştır.
Sıkça hatırlattığım gibi “Tarih, ondan ders almayan ülkelerde tekerrür eder”.
Ders almazsak…
Eğer o süreçte yapılan hukuksuzluklardan, FETÖ’nün hala yargıdan ve diğer kurumlardan temizlenemeyişinden ders almazsak bundan sonra toplumumuzu daha büyük tehlikelerle karşı karşıya bırakabiliriz.
Balyoz-Ergenekon döneminde bazı sanıkların avukatlığını yapan Avukat Hüseyin Ersöz bir tartışma programında:
“AYM’nin uzun tutukluluklarla ilgili birden fazla kararı var. Balbay, İlker Başbuğ için verilmiş içtihat oluşturacak kararlar var. Neden savcılar hala buna dikkat etmeden aynı kararları uyguluyor” dedi.
Siyasi iktidarın istemediği yönde karar veren hakimlerin hemen o görevden alınıp “uzak köşelere düz hakim olarak atandığını” söyledi. Bu durum aynen “FETÖ kumpası” denilen dönemde savcı ve hakimlere yapılanları hatırlatmıyor mu?
Ortaya çıkarılmalı
Bir yandan gazetecilerin “MİT TIR’ları ile ilgili haberleri” devlet sırrını ifşa etmek olarak sayılırken ve FETÖ ile de ilişkilendirilirken diğer tarafta 15 Temmuz’a gelinmesine neden olan süreçte “sorumluluğu bulunan askeri ve sivil yöneticiler” devre dışında bırakılıyor.
Örneğin bir gazeteci çıkıp “Askeri darbelerin siyasi ayağı olmaz. Bunu söyleyenler ‘kontrollü darbe’ olduğunu iddia edenlerdir. Bu tehlikeli bir argüman” diyebiliyor.
Oysa ordu, yargı, polis ve diğer kurumlarda FETÖ’cü kadrolaşmanın “hangi yıllarda arttığı, bunun sorumluluğunu hangi sivil ve askeri yöneticilerin, hangi siyasetçilerin taşıdığı” ortaya çıkarılmalıdır.
O parti, bu parti, kimin ne vebali olduğu araştırılmalı, bu araştırmaları tüm siyasi partiler desteklemelidir.
Katar yardımı sır mı?
Türkiye Filistin’e ve dünyanın birçok ülkesine yardım gönderdi. Suriyeli mültecilere milyarlarca dolar harcandığı açıkça bildirildi, Katar’a “5 seferde 1000 ton gıda yardımı yapıldığı” açıklandı.
Bunlar devlet sırrı sayılmadığı halde “Suriye iç savaşında köşeye sıkıştırılan soydaşlarımız Türkmenlere gönderildiği söylenen silahlar” neden devlet sırrıdır sorusu ortaya çıkıyor.
Adaleti temsil eden yargı, kararlarını “medyayı ve muhalif kesimleri cezalandırma” olarak kullanma özgürlüğüne sahip olmamalıdır.